Finansal Özgürlük Planım(Güncelleme-2)

Finansal Özgürlük Planım(Güncelleme-2)

18 Nisan 2021 38 Yazar: Bay Tutumlu

 

Herkese selamlar,

İlk olarak 2019 sonunda twitter üzerinden paylaştığım ve daha sonra üzerine birkaç kez ilerleme yazıları yazdığım finansal özgürlük planımın ikinci güncellemesini paylaşmak istiyorum. 

Önceki yazılarımda da belirttiğim gibi tasarruf ve yatırım yaparak erken emekli olmaya çalışıyorum. Bunun için kendim ve ailem için maksimum 10 yıllık bir zaman dilimi belirlemiş ve %4 kuralına göre finansal özgürlük için ne kadarlık bir portföye sahip olmamız gerektiği hakkında yazılar yazmıştım. İlk paylaştığım yazıda ayda 1250 usd harcama miktarına göre sahip olmamız gereken portföy büyüklüğünü 375 bin usd olarak belirlemiştim. Buna göre ”Flexible Retirement Planner” programında Monte Carlo simülasyonları yaparak binlerce senaryoyu incelemiş ve sahip olduğum portföy ve tasarruf miktarları ile 2029 yılında erken emekli olabileceğimi hesaplamıştım.

Bunun üzerine paylaştığım ilk güncelleme yazısını Eylül 2020’de yazmış ve planımın yaklaşık 1 yıl önünde olduğumu görmüştüm. 2020 sonu için hedefim olan 122 bin usd’ye yaklaşık 3 ay erken ulaştığımı ve bir sonraki yılın medyan hedefi olan 148 bin usd’yi 200 bin usd’ye çıkarttığımdan bahsetmiştim.

Halihazırda 2022 sonunda hedefim olan medyan 176 bin usd’yi 1 yıl önceden aşmış durumdayım. 2023 hedefi olan 205 bin usd hedefine de çok az kaldı. Bu nedenle ilk yaptığım hesaplarda yıllık getiri beklentisini(usd bazında %9) oldukça düşük tuttuğumu ve temel verilerde bir güncelleme yapmam gerektiğini farkettim. Bu nedenle şimdi bu hesaplamayı TL cinsinden rakamlar kullanarak ve Türkiye enflasyonunu ve getiri beklentilerini yansıtacak şekilde tekrar yapmak istiyorum. O zaman lafı fazla uzatmadan başlayalım.


Şu anda 33 yaşındayım ve 37 yaşında erken emekli olmayı hedefliyorum. Ortalama yaşam beklentimi 85 yıl olarak aldım.(Allah inşallah sağlıklı ve uzun bir ömür verir) Son güncel rakamlara göre araç dahil portföy büyüklüğüm 182 bin usd. Uzun vadede ortalama enflasyonu %10, standart sapmasını ise %20 aldım. Yani enflasyonun %8 ile %12 arasında değişeceğini varsayıyorum. Aranızda hissedilen enflasyonun bundan daha fazla olduğunu söyleyenler olacaktır fakat benim bahsettiğim orta ve uzun vadede(20+ yıl) oluşacak rakamlar. Vergiye tabi portföy büyüklüğüm 1 milyon 235 bin TL, vergi avantajlı portföyüm(BES) ise 105 bin TL. Yıllık portföye tasarruflarım ile ekleyeceğim tutarı 150 bin TL olarak belirledim. Yani ayda yaklaşık 12.5 bin TL ekleme yapacağımı varsayıyorum. Bu rakam geçtiğimiz 33 ayda yaptığımız eklemelerin ortalamasından bir miktar aşağıda. Ayrıca yıllık 10 bin TL’de bireysel emeklilik portföyüne kesilecek. Bu portföye 56 yaşına kadar dokunmayacağım ve büyümesine izin vereceğim.

SGK emeklilik sisteminden yararlanacağım tarihi 2048 olarak belirledim. Bu tarihten itibaren yıllık harcamalarımızın 40 bin TL ‘si buradan karşılanacak. Yıllık harcama miktarımızı ise önceki yazıda paylaştığım rakam olan 15 bin usd ile paralel bir rakam olan 120 bin TL olarak belirledim. Şu anda son 12 aylık ortalama harcamamız 56 bin TL civarında olmasına rağmen, çocuklu senaryoda ekstra harcamalara yer açmak için bu rakamı seçtim. Bu miktar her yıl medyan enflasyon rakamı olan %10 oranında artırılacak. 


Getiri beklentisi olarak uzun vadede %15 reel getiri elde edeceğimi varsayarak, enflasyon beklentimin %15 üstü olan %25 rakamını baz alıyorum. Getiri standart sapmasını da %15 olarak belirledim.  Programın ekstra ayarlar bölümünde eğer getiriler para çekme oranınınız altında kalırsa ne kadarlık bir harcama kısmayı göze alıyorsunuz gibi bir ayar mevcut. Bu rakamı %75 olarak belirledim. Böylece işler iyi gitmez ve %25 getiri elde edemezsek harcamalarımızın %25’ini kısmayı göze alacağız. 

Programda yaptığım son ayar ise getiri oranıyla ilgili. 55 yaşından itibaren daha az riskli yatırım araçlarında ağırlığımı artıracağımı dolayısıyla ortalama yıllık getirimin %20’ye düşeceğini varsaydım. Yaşım ilerledikçe tahvillere daha fazla ağırlık verebilir veya kira amaçlı bir gayrimenkul satın alabilirim. Her durumda tahminen hisse senetlerinden daha az bir getiri oranına fakat daha az volatiliteye maruz kalmayı umuyorum.

Simülasyonu çalıştırdığımızda bize yıllık bazda para çekme miktarlarımızı, başlangıç ve bitiş portföy büyüklüğümüzü, paramızın azalıp işe geri dönme olasılığını ve genel olarak başarılı olma olasılığımızı veriyor. Görüldüğü üzere maksimum para çekme oranı %0.1 ve %3.9 arasında değişmekte. %4’ü aşmayarak kendimizi riske atmamış oluyoruz. 2025 yılında emekli olduğumda sahip olduğum portföy büyüklüğünün yaklaşık 3.1 milyon TL civarında olmasını umuyorum. Detaylar kısmından görüleceği üzere emekliliğin ilk yıllarında portföyü korumak için bizim esnek harcama limitimiz olan %75’e yaklaşmasa da %89-90 civarında harcamalar görüyoruz. Eğer ilk birkaç yıl portföyden para çekme miktarını azaltırsak ileriki yıllarda harcamalarımızın finans edilme oranını dramatik olarak %300-400’lere kadar artırabiliyoruz. Her halükarda %99 başarı oranıyla ve %4 civarında bir işe geri dönme ihtimali ile oldukça güvenilir bir emeklilik planına sahip olduğumuzu söyleyebilirim. Öyle ki ileriki yaşlarda portföy büyüklüğü 400 milyonlara kadar çıkıyor. Burada da dünyanın sekizinci harikası olan bileşik getirinin nimetlerini görüyoruz. 

Peki tüm bu hesapları yaptık, ne kadarlık bir portföye sahip olacağımızı öğrendik. Bu portföyün dağılımı nasıl olacak? Ne kadarı hisse senedi ne kadarı sabit getirili varlıklardan oluşacak? Gayrimenkul olacak mı? İkinci bölümde bunlara bakacağız.

Bay Tutumlu emeklilik planında portföy dağılımı(Asset Allocation)

Birkaç yıldır twitterda da paylaştığım üzere emeklilik sonrasın portföy dağılımında hisse senetleri, sabit getirili yatırım araçları ve nakite sahip olmayı hedefliyorum. Bunların dağılımı ise 

%70 hisse senedi

%25 tahvil(eurobond)

%5 ise nakit(para piyasası fonu) olacak.

Yaklaşık 3 milyon TL emeklilik  portföyünü yüzdelere dağıtırsak,

  • Yaklaşık 2.1 mn TL’lik bir hisse senedi 
  • 750 bin TL değerinde eurobond
  • 150 bin TL ise nakit olarak para piyasaları fonunda duracak.
Şimdi bunları teker teker açıklayalım. 
%5 olarak belirlediğim likit fon yani yaklaşık 1-1.5 yıllık harcamalarımızın içinde olduğu nakit para kısmı günlük harcamaların finansmanında kullanılacak. Genellikle para piyasası fonunda duracak olan bu kısmın hiçbir zaman %60’in altına düşmesine izin verilmeyecek. Burayı besleyen ana kaynak eurobond kuponları ve hisse senedi temettü gelirleri olacak. Temettüler genellikle yılda 1-2 kez verildiği için mart-haziran döneminde buraya eklenecek. Eurobond kuponlarının ise aylık olarak gerektiği kadarı eklenerek bir kısmı TL bir kısmı ise usd olarak duracak. %60 oranının amacı ise yakın geçmişte yaşadığımız COVID-19 krizi veya daha başka küresel bir krizde temettülerin ödenmemesi ya da ertelenmesi söz konusu olduğunda 1 yılı rahatlıkla geçirebilecek nakit kaynağı oluşturmak. 

%25 civarında belirlediğim kısımda T.C hazine eurobondları bulunacak ve bunların kupon gelirlerinden nakit akışı oluşturulacak. O anki CDS ve eurobond fiyatlarının durumuna göre kuponları geri yatırılmasına veya nakit tarafına eklenmesine karar verilecek. Eurobondlarda acil bir durum olmadıkça satış yapılmayacak ve böylece vergi gideri oluşmasına engel olunacak. Eurobond fiyatlarının yüksek seyretmesi durumunda kuponların hepsi likit fona eklenebileceği gibi, ani CDS yükselmesi ve olası kriz durumlarında likit fonun %60’lara kadar düşmesine izin verilerek kuponlar ucuz fiyatlardan geri yatırılacak. Ayrıca genel portföyün yüzdesel dağılımı da 3 ayda bir kontrol edilerek portföy dengeleme(rebalancing) yapılacak.

%70’lik hisse senedi kısmı ise portföyün ana parçasını oluşturarak bize uzun yıllar pasif gelir sağlayacak büyüme ve temettü hisselerinin bir karışımı olacak. Burada ülke ve market ayrımı yapılmaksınız neresi ucuz ise oraya yatırım yapmaya çalışıyorum. Şu anda ABD piyasaları oldukça pahalı ve 2020’deki ani iniş çıkışı saymazsak son 12 yıldır boğa piyasası yaşıyorlar. CAPE oranları tarihi zirvelerde ve bu nedenle endeks bazlı yatırım yapmak için uygun olmadığını düşünüyorum. Türkiye piyasalarında ise her ne kadar endeksin uzun vadede reel getirisi zayıf olsa da iyi seçilmiş ve araştırılmış hisse senetlerinde uzun süre beklenerek çok iyi reel getiriler elde edilebileceğini biliyorum ve bunu uygulamaya çalışıyorum. 2.5 yıllık yatırım geçmişimde de kendi açımdan başarılı oldum diyebilirim. 

Umarım bu yazı finansal özgürlük hedefleyen ve nereden başlayacağını bilmeyen veya yolculuğunu rakamsal temeller üzerine oturtmamış kişilere rehber olur. Yaklaşık %55’ini tamamladığım ve birçok şeyi deneme yanılma yöntemiyle öğrendiğimi düşünürsek böyle bir kaynağın faydalı olacağını düşünüyorum. Şu yazımda da bahsettiğim gibi hedefe ulaşmak için önce inanmak sonra da bu inancı her ne olursa olsun devam ettirebilmek gerekiyor. Hala harekete geçmemiş, bir kıvılcım bekleyen ne kadar finansal köle varsa sizlere sesleniyorum. Henüz geç değil! Yatırıma başlamak için en iyi zaman dündü, ikinci en iyi zaman ise bugün…

Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Bay Tutumlu