Hisse senedi yatırımı yaparken ana amacımız risksiz ve görece az riskli yatırım araçlarını geçmek olmalıdır. Yıllık %10 oranında risksiz getiri vaad eden vadeli mevduattan daha az getiri elde ediyorsak öncelikle kendimizi ve yatırım kararlarımızı sorgulamamız gerekir. Fakat bilinmelidir ki, dönemsel olarak bazı yatırım araçları diğerlerinden çok daha fazla getiri sağlayarak arayı açabilir. Önemli olan bu bu getirinin sürdürülebilir olmasıdır. Örneğin gram altın hem doların hem de ons altının son yıllardaki hızlı değer artışları nedeniyle son 5 yılda ciddi manada diğer yatırımlardan pozitif ayrışmış durumda. Önümüzdeki 5 yılda ise bunu sürdürüp sürdüremeyeceğini bilmiyoruz. Başka bir deyişle ev hanımları mı kazanacak biz mi göreceğiz:)
Benim uzun vadede hedefim yılda reel olarak %8-10 civarında bir getiri elde etmek. Bu, hem enflasyonu hem de BIST100’ü yaklaşık %10 geçme hedefim olduğu anlamına geliyor. Eğer bunu başarabilirsem erken emekliliğe yaklaşık 6-8 yıl içinde ulaşabileceğimi düşünüyorum. Fazla uzatmadan Temmuz 2018’de başlayan hisse senedi yatırım kariyerimde neler yapmışım bir bakalım.
Hisse Senedi Portföyümün Diğer Yatırım Araçları Karşısındaki Durumu
Tablodan da görüleceği üzere hisse senedi portföyüm geçen 2 yılda BIST100 ve enflasyonu istediğim oranda geçmiş; dolar ile başabaş gitmiş fakat az farkla da olsa geride bırakmış. Gram altından ise fark yemişiz. Yukarıda bahsettiğim hedeflerimi yakalamış durumdayım. Uzun vadede altının ve doların kazançlarını bu oranda sürdüremeyeceğini düşünürsek kendimi başarılı sayabilirim sanırım. Finansal özgürlük yolunda tasarrufun her zaman getiriden önce geldiğini düşünsem de eğer tasarruflarımızı yeterince karlı yatırımlarda değerlendiremezsek paramınız enflasyon karşısında erimesine mani olamayız.
Detaylara bakacak olursak yatırıma başladığım ilk yıl olan 2018’de ne kadar acemi yatırımlar yaptığımı görebiliyorum. Her ne kadar kur krizi dönemine denk gelse de BIST100’ün %0.02 değer kaybettiği ilk yatırım yılımı %20’den fazla zararla kapattım. Yatırdığım miktarın az olması, kayıpları çabuk telafi etmemi sağladı. 2019 yılında ise %45 civarında bir kazançla endeksin oldukça üzerinde bir performans sergiledim. 2020 yılında ise endeksin %6’dan fazla kaybına karşın portföyüm %17 civarında değer kazandı.
Tabii ki tüm yatırımlarım hisse senedi piyasasında değil. Eurobond portfoyüm hisse senetlerine karşı doğal bir hedge vazifesi görerek doların getirisinden de pay almamı sağlıyor. Uzun vade finansal özgürlük portfoyümde yaklaşık %65 hisse senedi, %30 eurobond ve %5 nakit bulundurmayı düşünüyorum. Bu nedenle hisse senetleri nihai portföyümde en büyük payı kaplayacak. İşte tam bu yüzden portföyün bu kısmının getirilerine daha fazla önem veriyorum.
Belli aralıklarla portföyümün getirilerini diğer yatırım araçları ile karşılaştırmaya devam edeceğim. Böylece kendimi ve yatırım stratejilerimi de test etmiş olacağım.
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Bay Tutumlu
Merhaba,
Peki bu calismayi biraz daha geriye donuk yapabilir miyiz? Ornegin suanki portfoyunuze 2015'te sahip olsaydiniz bu 5 senelik surecte performansini gormek isterdim acikcasi, ozellikle de dolar karsisindaki durumunu.
Biryerlerde her milletin, ekonomik gostergelerdeki yumusak karninin farkli oldugunu okumustum. Mesela Amerikan halki gecirdikleri buyuk buhran ve sonraki krizlerden dolayi "issizlik oranlari"na karsi bir ultra hassaslik gelistirmisken, bunun bizdeki versiyonu Dolar'in yukselisidir. O sebeple bendeki kafa hep bir dolar ne yapmis bu surede seklinde oluyor 🙂
Selamlar Murat bey, bence bunu hesaplamak imkansız çünkü ben gün gün hangi hisseleri aldığımı yazıyorum ve aynı işlemleri 2015 yılına uyarlamak zor olabilir:) Ama basitçe yıl başında tüm hisselerin toplu olarak alındığı bir senaryo oluşturulabilir tabi. Bir ara vaktim olursa bakayım.