İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Finansal Bağımsızlık Mı? Erken Emeklilik Mi?

Hayatın yoğun temposu içerisinde “Acaba ne zamana kadar çalışacağım?” ya da “Para için çalışmayı bırakabilir miyim?” diye düşünüp duruyor musunuz? Çoğumuz, bir yandan düzenli bir işe ve gelire sahip olmak isterken, öte yandan özgürlüğümüzü kazanabileceğimiz bir gelecek hayal ediyoruz. İşte tam da bu noktada, finansal bağımsızlık ve erken emeklilik gibi kavramlar devreye giriyor ve “Hayatta asıl istediğim şey neydi?” sorusunu yeniden sorduruyor.

Bu yazıda, hem “finansal bağımsızlık” hem de “erken emeklilik” konularının detaylarına gireceğim. Son yıllarda ülkemizde de adını daha sık duymaya başladığımız FIRE (Financial Independence, Retire Early) ve FIBER (Financial Independence Before Early Retirement) hareketlerinden bahsederek, hangi yaklaşımın kime daha uygun olabileceğini tartışacağız. Bununla ilgili bir podcast bölümü de yapmıştık hatırlarsanız. Onun linkini de bırakayım. Bu yazıda biraz daha detaylı bir şekilde bu iki kavramı incelemeye çalışacağım.


Genel Kavramlar

Önce iki temel tanımı tekrar hatırlatmak istiyorum çünkü twitterda bana en çok sorulan sorulardan birisi.

Finansal Bağımsızlık

Finansal bağımsızlık, özetle şu demek: “Çalışmak zorunda olmadan, hayatınızı idame ettirebilecek kadar pasif gelire veya birikmiş servete sahip olmak.” Yani, her ay faturalarınız, kiranız, mutfak masraflarınız, hatta ufak tefek eğlenceleriniz dahil tüm harcamalarınız, maaşa bağımlı olmadan da karşılanabiliyorsa siz finansal bağımsızsınız. Burada kilit nokta, işi bırakıp bırakmama özgürlüğünün tamamen size ait olması. Dilerseniz çalışırsınız, dilerseniz hobi olarak başka şeylerle ilgilenirsiniz. Örneğin, resim yapmayı çok seviyorsanız ve bunu gelir getiren bir işe dönüştürmek istiyorsanız, finansal bağımsızlık size bu cesareti verir. İşler kötü giderse bile korkmazsınız; çünkü temel ihtiyaçlarınız zaten garanti altındadır.

Erken Emeklilik

Erken emeklilik, tam olarak “Resmî emeklilik yaşına gelmeden, aktif olarak çalışmayı bırakmak” anlamına geliyor. Türkiye’de ve pek çok ülkede standart emeklilik yaşı 60-65 civarındayken, erken emekli olma hedefini güden insanlar 40’lı ya da 50’li yaşlarda hatta daha bile erken işten ayrılmayı planlar. Bu kişiler, genelde geçmiş yıllarda yeterli birikim yapmış, belki bazı yatırım araçları sayesinde istikrarlı getiri elde eden bir düzene kavuşmuş olur. Burada dikkat çekici olan nokta şu: Erken emeklilik bazı durumlarda özellikle genç yaşlarda ne yapacağını bilememe, tükenmişlik sendromu gibi sonuçlar doğurabilir. Buna birazdan geleceğiz.


Finansal Bağımsızlık ve Erken Emeklilik Arasındaki Farklar

Şimdi biraz daha derine inelim ve son yıllarda iyice popülerleşen bu iki akıma bakalım:

FIRE Nedir?

FIRE (Financial Independence, Retire Early) hareketi, özellikle Amerika’da genç çalışanlar arasında çığ gibi büyüyen bir akım. Mantıkları şu: “Ne kadar çok ve hızlı tasarruf edebilir, ne kadar akıllıca yatırım yapabilirsek o kadar çabuk erken emekli oluruz.” Yani, gelirinizin büyük bir kısmını (%50’lere, hatta %70’lere varan oranlarda) bir kenara koyup, geri kalan çok küçük bir kısmıyla hayatınızı sürdürüyorsunuz. Ardından bu büyük tasarruf dilimini genellikle borsadaki endeks fonlarına, gayrimenkule, temettü hisselerine yatırarak orta-uzun vadede ciddi bir sermaye oluşturmayı hedefliyorsunuz.

Kendimden örnek verecek olursam, 22 yaşında başladığım iş hayatımda hep kazandığımdan az harcamayı başardım ve tasarruf oranım hep %50 ve üzerinde oldu. Hatta ciddi manada finansal bağımsızlık amacıyla yatırım yapmaya başladığımda bu rakam %80’lere kadar çıktı. Böylece 40 yaşına ulaşmadan harcamalarıma yetecek kadar pasif gelire ulaşmayı başardım.

  • Avantajı: Bileşik getirinin muazzam gücüyle, belki de 10-15 sene içinde büyük bir portföye ulaşmak mümkün olabiliyor.
  • Dezavantajı: Bu süreçte harcamalarınızı çok kısıtladığınız için, sosyal hayattan uzak kalabilir, gezmek-tozmak yerine sürekli “tutumlu” davrandığınız için psikolojik olarak zorlanabilirsiniz.

FIRE’ın kilit noktası: Emekli olacak düzeye eriştiğim an, işimden istifa etmeye hakkım olur. Bu nedenle FIRE konseptini savunanlar genelde işlerinden memnun olmayanlar ve“35 yaşında emekli olacağım!” veya “40 yaşında hayalime kavuşacağım!” gibi söylemlerle ortaya çıkıyorlar.

FIBER (Financial Independence Before Early Retirement)

FIBER açılım olarak “Erken Emeklilikten Önce Finansal Bağımsızlık” anlamına geliyor. FIBER bakış açısına göre, erken emeklilik illa ki şart değil, önemli olan finansal bağımsızlığı yakalamak. Yeterli pasif gelire ve birikime sahip olduktan sonra, isterseniz çalışmaya devam edebilirsiniz. Neden mi?

  • Belki işinizi çok seviyorsunuz ve ayrılmak istemiyorsunuz.
  • Belki daha fazlasını biriktirip ileride çocuklarınıza daha büyük bir miras bırakmak istiyorsunuz.
  • Ya da belki gerçekten heyecan duyduğunuz bir alanda girişim yapmak istiyorsunuz ama işten tamamen ayrılmayı da hemen göze alamıyorsunuz. Bu durumda belki yarı zamanlı çalışmayı da düşünebilirsiniz.

FIBER, bu anlamda FIRE’a göre biraz daha “esnek” bir tutum. Slogan gibi: “Finansal özgürlüğümü alayım da, ister erken emekli olurum, ister çalışmaya devam ederim.”

retirebeforedad.com gibi bazı bloglarda, bu yaklaşıma dair gerçek hikâyelere rastlıyoruz. Kendisinin hikayesini daha önce Midas’ın kulaklarında paylaşmıştım.

https://www.getmidas.com/midasin-kulaklari/babandan-once-emekli-olman-mumkun-mu-retirebeforedadin-hikayesi-p-100371

Mesela site sahibi, “Önce parayı düşünmeden özgürce yaşayabilecek kadar varlık oluşturayım, istersem 40 yaşında işi bırakır, istersem yarı zamanlı devam ederim” diyor. İşin güzelliği şu: Finansal bağımsızlıkla, “Geçimimi sağlamak için yapmam gereken şeyler” yerine, “Gerçekten yapmak istediğim şeylere” vakit ayırabiliyorsunuz.

Özetle:

  • FIRE: En hızlı şekilde emeklilik yaşını öne çekmek istiyor, “finansal bağımsızlık + işi tamamen bırakmak” odaklı.
  • FIBER: Önce finansal özgürlük, sonra erken emekli olup olmamaya karar vermek. Daha ılımlı bir yol. Belki hiç “tam emekli” olmuyorsunuz, sadece istediğiniz bir projede yarı zamanlı çalışıyorsunuz.

İşin Yaşam Kalitesi Boyutu

Buraya kadar okuduklarınız belki kulağınıza hoş geldi. “Ne güzel, erkenden emekli oluruz, para için çalışmamıza gerek kalmaz” gibi düşünceler canlanmış olabilir. Fakat gerçekçi olalım: Bu işin bir de yaşam kalitesi boyutu var.

Aşırı Tasarrufun Zorlukları

FIRE gibi akımları takip edenlerin en büyük şikâyeti: “Gelirimizin %60-70’ini yatırımlara ayırınca, gezmeye tozmaya vakti de parayı da bulamıyorum.” Evet, belki 10 sene dişinizi sıkacaksınız ve sonra serbest olacaksınız. Ama o 10 yılda gençliğinizin tadını yeterince çıkaramadıktan sonra, “Emekli olduğumda dünyayı gezerim” demek ne kadar anlamlı? Elbette bazı kişiler, o disiplinli yaşam tarzından büyük haz alıyor. Ama kimisi için oldukça can sıkıcı olabiliyor.

Bu noktada, kendinize karşı dürüst olmak çok önemli. “Ben bu kadar kısıtlı yaşamaya dayanabilir miyim? Tamam, yemeği evde yapmaya razıyım ama hiç mi dışarıya çıkmayacağım? Hiç mi tatil yapmayacağım?” sorularını iyi değerlendirmek gerek.

Orta Yol: Hem Tasarruf, Hem Keyif

İşte bir önceki yazımda bahsettiğim hayat dengesi de tam bu noktada işin içine giriyor. Belki %70 yerine %30-40 tasarruf edersiniz, biraz daha uzun bir sürede finansal bağımsızlığa ulaşırsınız; ama bu arada da hayatın tadını kaçırmazsınız. Haftada bir dışarıda arkadaşlarınızla yemek yiyebilirsiniz, yılda bir-iki ufak tatil planlayabilirsiniz. Kısacası, denge kurmak mümkün. Çok sevdiğim bir söz var: “Hem bugünün tadını çıkar hem de geleceğini inşa et.” Bazen insanlar bunları aynı anda yapamayacağını düşünüyor ama doğru bir planlamayla gayet de yapılabiliyor.

Akıllı Yatırımların Gücü

Tasarruf, tek başına uzun vadede sizi finansal bağımsızlığa götürecek enstrüman değil. İşin içine yatırım girmezse, parasını bankada pasif olarak tutanlar genelde enflasyona yenik düşebiliyor. Bu yüzden pek çok FIRE veya FIBER takipçisi, gelirlerinin iyi bir kısmını endeks fonlarına, uzun vadeli hisse senetlerine, gayrimenkule veya faiz/temettü getirisi verebilen varlıklara yatırıyor. Örneğin, “4% Kuralı” diye bilinen bir yaklaşım var: Yıllık harcamanızın 25 katı kadar bir portföy oluşturduğunuzda, her yıl bu portföyün %4’ünü çekerek yaşam masraflarınızı karşılayabilirsiniz. Tabii her ülkenin enflasyonu, ekonomik yapısı farklı ama ana fikir şu: Uzun vadede, doğru dağıtılmış bir portföy size istikrarlı bir nakit akışı sağlayabilir. Örneğin ben portföyümün %70-75 civarını hisse senetlerinde, %20 civarını tahvillerde(eurobond) %5-10’unu ise nakit olarak bulunduruyorum. Detayları merak ederseniz kova stratejisi yazımı okuyabilirsiniz.


Emeklilik ve Sonrası

Diyelim ki finansal bağımsızlığa ulaştınız veya ciddi anlamda yaklaştınız. Şimdi ne olacak? Çoğu insanın ağzından dökülen ilk cümle: “Tamam, işe gitmeyeceğim, hayat bana güzel!” Gerçekten de öyle mi?

“Para İçin Çalışmamak” Ne Anlama Geliyor?

Finansal özgürlüğe kavuştuğunuzda, “Maaşa muhtaç değilim” hissi en büyük avantajlardan biri. Bu noktada, işinizde kalıp kalmamak tamamen sizin tercihinize dönüşür. Patronunuzla ya da iş arkadaşlarınızla yaşadığınız sorunlar canınızı aşırı sıkıyorsa, “Ben gidiyorum” deme özgürlüğünüz var. Ama diyelim işinizi seviyorsunuz; o zaman da “Para için değil, keyif aldığım için çalışıyorum” deme şansınız olur. Bu, gerçekten tarif edilemez bir duygu. Kendinizi iş yerinde çok daha rahat hissedersiniz, çünkü herhangi bir ekonomik mecburiyet baskısı yoktur. Maaşlı çalıştığım zamanlarda iş arkadaşlarımla sohbet ederken bile çoğu zaman “Keşke yeterince cesaretli olsam da, sevdiğim bir işe yönelsem” diyen insanlar görüyordum. İşte finansal bağımsızlık, tam olarak bu kaygıyı ortadan kaldırıyor.

Hayattaki Amaç ve “Emekli Olunca Ne Yapacağım?” Sorusu

Erken emekliliğe heveslenenlerin bazen göz ardı ettiği bir nokta var: Bir sabah uyanıyorsunuz, “İşe gitmeyeceğim, harika!” diyorsunuz. Peki tüm gününüzü nasıl geçireceksiniz? Başta heyecanlı olabilir; ancak birkaç hafta sonra “Boşluk” hissi oluşabiliyor. “Bir amacım yok mu?” diye düşünmeye başlayabiliyorsunuz.

  • Sosyal Projeler: Belki uzun zamandır gönüllü olarak destek olmak istediğiniz bir sivil toplum kuruluşu vardı, şimdi ona daha fazla zaman ayırabilirsiniz.
  • Hobiler ve Kişisel Gelişim: Resim, müzik, spor, gezi. Ne istiyorsanız artık bahaneniz yok, öğrenmeye ve gelişmeye açıksınız.
  • Yeni Kariyer veya İş Fikirleri: Kimileri, erken emeklilik sonrası hobisini gelire dönüştürerek “ikinci bir kariyer” başlatabiliyor. Örneğin ben finansla uğraşmaktan keyif aldığımı maaşlı işimi bıraktıktan sonra keşfetmiştim ve bu alana yöneldim.

Kısacası, erken emeklilik veya finansal bağımsızlık, “hiçbir şey yapmadan oturmak” anlamına gelmeyebilir. Bu süreç, “Gerçekte ne yapmak istiyorum?” sorusuna verilecek cevabı aradığınız bir süreç olmalı diye düşünüyorum.

Çalışmaya Devam Edenler

Bir de şu var: Finansal özgürlüğe ulaştığı halde çalışmayı sürdüren çok insan var. Niye çalışıyorlar? Çünkü:

  1. İşini Seviyor: Bazı insanlar gerçekten yaptıkları işten keyif alıyor. Sabah kalkıp projelere dahil olmanın, yeni fikirler üretmenin verdiği enerjiyle mutlu oluyorlar.
  2. Daha Fazla Güvenlik: Portföyüm var ama belki piyasalarda dalgalanma olur, belki enflasyon artar… “Biraz daha birikim olsun, tam emin olayım” diyerek işine devam edenler de var.
  3. Sosyallik ve Üretkenlik: İş, sadece para kazanmak değil, aynı zamanda sosyalleşme ve bir şeyler üretme mecrası. İnsanlar evde oturmak yerine işe gitmeyi, iş arkadaşlarıyla proje yapmayı tercih edebilir.

Finansal bağımsızlık, tam da bu yüzden güzel; çünkü artık “Mecburen çalışıyorum” değil, “Sevdiğim için veya istediğim için çalışıyorum” diyorsunuz. Ve bu, çalışmaya bambaşka bir tat katıyor.


Özgürlük ve Seçim Hakkı

Geldik en can alıcı soruya: “O halde hangisi daha mantıklı? Finansal bağımsızlık mı, erken emeklilik mi?” Aslında bu tamamen sizin yaşam tercihlerinize, hayattan beklentilerinize ve ruh halinize bağlı. Şöyle ki:

  • Finansal bağımsızlığı amaçlamak, size çalışıp çalışmama seçeneğini kazandırır. “Çalışmaya devam etmek istiyorum ama maaşa mecbur değilim” diyebilmek bambaşka bir rahatlık.
  • Erken emeklilik ise, işleri tamamen bırakıp, belki çok daha sakin bir hayata geçmenin yolunu açar. Ancak bunun için yeterli birikime sahip olmanız veya giderlerinizi oldukça düşürmeniz gerekebilir.

Açıkçası, net bir doğru yok. Hatta bazı insanlar, finansal bağımsızlığa ulaştıktan sonra bile çalışmaya devam etmeyi seçiyor, çünkü işini seviyor veya daha büyük bir ‘güvence’ oluşturmak istiyor. Öte yandan kimisi, “Minimalist bir şekilde yaşayarak erken emekliliğin tadını çıkarırım” diyor. Bu da kişisel tercihinizle ilgili bir durum.

retirebeforedad, retireby40, apurplelife ve benzeri bloglarda rastladığımız gerçek hikâyelerden anlıyoruz ki, bu süreç “Bir varış noktası”ndan ziyade “Bir yolculuk.” İnsan, hedefe yaklaştıkça kendini tanıyor, “Özgür olunca ne yapacağım?” diye yeni planlar geliştiriyor, hayaller kuruyor. En güzeli ise, bu planların sadece kâğıt üzerinde kalmaması. Çünkü gerçekten pasif gelir düzeyi belirli bir eşiğe geldiğinde, “İyi ki bu yolculuğa çıkmışım” dedirten bir ferahlık yaşanıyor.

Bu yazıyı okuyan pek çok kişi, belki haftada 40-50 saat çalışıyor, işe gidip gelirken trafikte vakit kaybediyor, ayın sonunda “Bu kadar çabayı niye gösteriyorum?” diye düşünüyor. Eğer siz de kendinize böyle sorular soruyorsanız, belki finansal bağımsızlık veya erken emeklilik fikrine bir şans verip bir plan yapmaya başlayabilirsiniz. İlk adım: Gelir ve giderlerinizi netleştirin, ufak ufak tasarrufa yönelin. Sonra, basit yatırımlarla (örneğin yatırım fonları veya altın) başlayabilirsiniz. Zamanla tecrübeniz arttıkça portföyünüzü çeşitlendirirsiniz.

Elbette unutmamak gerekiyor ki, hayat sadece para biriktirmekten ibaret değil. “Emekliliğe kadar sabredelim, sonra yaşarız” yaklaşımı da sizi pişman edebilir. Bu yüzden, her zaman “Bugünün tadını nasıl çıkarabilirim?” sorusunu da sormakta fayda var. Belki tatil sayınızı azaltır, ama tamamen sıfıra indirmezsiniz. Belki daha uygun opsiyonlarla seyahat edersiniz. Belki dışarıda yemekten biraz kısmak, ama haftada bir sinema keyfini sürdürmek sizi mutlu edecektir.

Son Söz

Finansal bağımsızlık veya erken emeklilik, temelinde “özgür olma” arzusunu ifade eder. Bazılarımız için bu özgürlük, “patrondan kurtulmak” demek, bazılarımız içinse “zorunluluk hissi olmadan, istediğim projelerde çalışmak” demek. Her iki durumda da, anahtar kelimeler “tasarruf, yatırım, sabır ve denge.” Bu yolculukta zaman zaman zorlanacaksınız, bazen aile baskısıyla, bazen piyasalardaki çalkantılarla yüzleşeceksiniz. Ama istikrarlı ve tutarlı kaldığınız sürece, günün birinde “Evet, artık param için değil, zevk aldığım şeyler için yaşıyorum” diyebilme ihtimaliniz çok yüksek.

Keyifli birikimler ve özgür bir gelecek dileğiyle! Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Bay Tutumlu

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir