Uzun Vadeli Bir Yatırımcı Olarak Öğrendiğim 4 Ders

Uzun Vadeli Bir Yatırımcı Olarak Öğrendiğim 4 Ders

24 Ocak 2023 5 Yazar: Bay Tutumlu

Uzun zamandır blogumu ve twitter hesabımı takip edenler ilk satın aldığım hisse senedinin Ereğli ve Tüpraş olduğunu hatırlayacaktır. 2018’in ortalarında her iki şirket de o zamana kadar olan en iyi zamanlarını yaşıyorlardı. Tüpraş’ta IMO beklentisi, Ereğli’de ise döngünün tepesinde olmanın da etkisiyle yüksek marjlar mevcuttu.

Sonra yavaş yavaş finansal okuryazarlığım arttıkça bir hisse senedini sadece yüksek temettü veriyor diye almanın yanlış olduğunu, önemli olan temettü büyümesi ve nakit temettü dağıtma oranı olduğunu öğrendim. Yatırımla ilgili daha fazla kitap okumaya başladım, para yönetimi ve borsa hakkında daha fazla şey öğrendim ve portföyümü oluştururken hem temettü şirketlerine hem de büyüme şirketlerine yer vermeye başladım.

Finansal özgürlük yolculuğuna başlarken eşimle ilk planımız 10 yıl sonra yani 2028’de hedefimize ulaşmaktı. Tasarruf oranımızın yüksek olmasının yanısıra kısmen pandemi sonrası borsanın yukarı hareketi, kısmen de başarılı yatırım kararları ile bu süreyi önce 7 yıla sonra da 5 yıla çekmeyi başardık. Finansal aydınlanmamızdan 4 yıl sonra, portföy önemli bir dönüm noktasına ulaştı. Bu dönüm noktalarını kutlarken nihai hedefimize odaklandık, finansal olarak bağımsız olmak ve sonunda kendi şartlarımızla erken emekli olmak.

5 yıllık yatırım hayatımdan sonra bir yatırımcı olarak öğrendiğim önemli dersleri okuyucularımla paylaşmak istiyorum. Umarım bu yazı hem yeni hem de deneyimli yatırımcılar için faydalı olur.

  1. Kendinizi tanıyın. Siz ne tür bir yatırımcısınız?
    “Elimde büyük miktarda nakit var. Toplu bir yatırım mı yapmalıyım? Yoksa yayarak ortalama maliyet mi oluşturmalıyım?”

Bu, muhtemelen takipçilerimden en sık aldığım sorulardan biridir ve bu soruyu her zaman şöyle yanıtladım.

Siz ne tür bir yatırımcısınız? Toplu yatırım yaptığınızda mı daha iyi uyursunuz yoksa parayı dağıtıp kademeli alımlar yaptığınızda mı?

Burada iki farklı görüş ön plana çıkabiliyor. İlk düşüncede olanlar şöyle der. “Her zaman tüm nakdi tek seferde toplu olarak yatırmayı tercih ederim. Neden mi? Çünkü paramın tamamen piyasaya yatırıldığını ve benim için çok çalıştığını bilerek geceleri daha rahat uyuyabilirim. Yatırım kararlarım hakkında kendimi sorgulamayı bırakıyorum. Piyasaya bakmayı ve kendime “piyasa yükseliyor, dün yatırım yapmalıydım” ya da “piyasa düşüyor, bugün mü yatırım yapmalıyım yoksa başka bir günü mü beklemeliyim?” demeyi bırakıyorum. Piyasanın düştüğü gün yatırım yapmazsam ve ertesi gün piyasa yükselirse, o zaman bir gün önce yatırım yapmadığım için kendimi suçlarım.” Bu düşünce genel olarak yurtdışında kabul gören ve uzun vadede borsa nihayetinde yukarı gider prensibine uygun davranıldığında kazandırabilecek bir düşüncedir.

Ancak toplu parayı tek seferde yatırma fikrinden hoşlanmıyorsanız ortalama maliyet olarak da bilinen, parayı bir döneme yayma fikri de gayet iyi. Bu stratejiyi çok iyi yapan ve önceden belirlenmiş zamanlarda, örneğin her hafta cuma günü öğleden sonra o haftaki alımlarını yapıp ekranı kapatan yatırımcılar var. Bu strateji de düşünmeyi ve borsa psikolojisini ortadan kaldırdığı için tercih edilebilir. Burada önemli olan o cuma günü geldiğinde eğer borsa yükseliyorsa ve siz stratejinizde ısrarcı olmayıp ertelerseniz işte o zaman işlerin karışabileceğidir. Bunu yaparsanız araya duygularınızı sokmuş olursunuz. Bir hisse senedi ucuzsa ucuzdur. Onu alırken daha da ucuzlayabileceğini bilerek almak gerekiyor. Eğer fiyat kafanızdaki değerin daha da altına inerse alımlarınızı artırmaktan çekinmeyin. Kaliteli ve ucuz bir hisse senedini sırf fiyatı düşüyor diye satmak değer yatırımcısı olarak kendinize yapabileceğiniz en büyük kötülüklerden biridir. Bu yüzden plana sadık kalın ve plandan sapmayın.

  1. Piyasada kalmak, piyasa zamanlamasından çok daha önemlidir.
    “Şimdi yatırım yapmalı mıyım? Borsa rekor yüksek değerlerde. Ya şimdi yatırım yaparsam ve piyasa %30 düşerse? Kenarda bekleyip piyasanın düzeltme yapmasını beklemek çok daha iyi değil mi?”

Bu da her zaman aldığım bir başka soru. Bu soruyu beş yıl önce de aldım, üç yıl önce de aldım, şimdi de alıyorum. Elbette, eğer geleceği tahmin edebiliyorsanız bunu yapmakta bir sakınca yok. Ancak çoğumuz geleceği tahmin etme konusunda berbatız ve en iyi ihtimalle yalnızca %50 doğru tahminde bulunabiliyoruz. Boğa piyasası sona ermek üzere mi? Resesyon mu geliyor? Hiçbir fikrim yok. Makroekonomi hakkında okumak ve düşünmek başka bir şey, bu düşünceleri yatırım kararlarınıza uygulamak başka.

Geçmiş yılların borsa grafiklerine bakalım.


Pandemi düşüşünü görüyor musunuz? Şu anki borsa seviyesiyle karşılaştırıldığında ne kadar küçük bir çentik gibi kalıyor. Oysa o zamanı düşünürsek birçok analist bu sefer farklı diyordu. Son 1 yılın zirvesinde (Şubat 2020) yatırım yapmış ve o zamandan beri hiçbir şey satmamış olsaydınız, portföyünüz toparlanır ve sadece 4 ay sonra haziranda eski değerini aşardı. Peki ya piyasa düzeltmelerinden endişe duyduğunuz için geçen yılın Mart ayından bu yana kenarda oturduysanız? Bu ralliyi tamamen kaçırmış olurdunuz. Uzaklaşıp beş yıllık grafiğe bakarsak, önceki düşüşlerin çoğunun artık o kadar da önemli olmadığını fark ettiniz mi?

Borsa yükselecek ve düşecektir. Ancak tarihsel olarak uzun vadede borsa yükselme eğilimindedir. Bu nedenle, zaman içinde çeşitlendirmeden bahsederken piyasa zamanlaması daha az önemli hale gelir. Piyasada geçirilen zaman en önemli faktördür. Piyasadaki düşüşlerden faydalanmak için kenarda bir miktar nakit bulundurmak iyidir. Ancak sürekli olarak kenarda oturmak bana hiç mantıklı gelmiyor. Bu, en azından önümüzdeki 3 yıl boyunca ihtiyacınız olmayan parayla yatırım yapmak için bir başka nedendir. Bu şekilde, piyasa tökezlediğinde satmak zorunda kalmazsınız.

3. Analistler En iyi İhtimalle %50 Oranında Haklıdır.

Bireysel hisse senedi yatırımına ilk başladığımda analistlerin tahminlerine, fiyat hedeflerine ve tavsiyelerine bakardım. Hisse senedi alınmalı mı, tutulmalı mı yoksa satılmalı mı? Daha sonra alım kararlarımda bu analistlerden etkilenirdim. Zamanla, analistlerin sizin ve benim gibi ortalama yatırımcılardan çok daha fazla şey bilmeyebileceğini fark ettim. Bu analistler tavsiyelerini oluşturmak için finansal rakamlar ve araçlar kullanıyorlar. Ancak tüm bu bilgi birikimine rağmen kararlarının yalnızca %50’sinde haklı çıkıyorlar. Bu yüzden kendi araştırmanızı ve analizinizi yapın. Satın alma kararlarınızı yalnızca bu “uzmanların” görüşlerine dayandırmayın. Ayrıca, bu analistlerin çoğu hisse senedine kısa vadeli bakarlar. Eğer benim gibi uzun vadeli bir yatırımcıysanız, bu fiyat hedeflerini kesinlikle dikkate almayın. Kaliteli hisse senetlerini iskontolu alın ve iskontosu azalsa dahi tutmaya devam edin.

4. Hiçbir Zaman Öğrenmeyi Bırakmayın.

Son madde muhtemelen hepsinden daha önemli. Her zaman öğrenecek başka bir şey olduğunu fark ettim. Ben uzman bir yatırımcı ya da üstad değilim ve asla öyle olduğumu iddia etmiyorum. Benzer düşünen insanlarla konuşarak bir şeyler öğrenirim, kitap okuyarak öğrenirim, finans blogu okurum, faaliyet raporu okurum, sektör haberlerini okurum. Warren Buffett ve Charlie Munger’ın günde 500 sayfa faaliyet raporu okuduğunu biliyor muydunuz? Çünkü paranın olduğu gibi bilginin de bileşik getirisi vardır ve belki de en güçlüsüdür.

Okuduğunuz için teşekkür ederim.

Bay Tutumlu