Ford Otosan, Türkiye otomotiv sektörünün dev oyuncularından biri olarak, hızla değişen küresel trendler ve elektrikli araç devrimi ışığında dikkat çeken bir şirket olarak öne çıkıyor. Bu raporda kişisel portföyümde de yüksek oranda ortağı olduğum şirketin faaliyet gösterdiği sektörü, şirketin ürün gamını ve tesislerini, rekabet avantajlarını, finansal performansını, değerlemesini, risklerini ve katalizörlerini derinlemesine inceleyerek yatırımcılar için kapsamlı bir yatırım tezi ortaya koymaya çalışacağım. Aslında burada kendim bir şirketi ilk defa araştırıyormuş gibi sistematik bir şekilde ilerleyerek bir analiz nasıl yapılır onu da göstermeye çalışıyorum. Öyleyse 5000 kelimenin üzerinde, oldukça detaylı bir Ford Otosan analizine başlayalım:)
1. Otomotiv Sektörünün Genel Görünümü ve Trendler
Küresel Perspektif: Otomotiv sektörü küresel ölçekte tarihi bir dönüşümden geçiyor. Elektrikli araçlar (EV) ve sürdürülebilir ulaşım çözümleri, sektördeki büyümenin ana motoru haline gelmiş durumda. 2024 itibarıyla dünya genelinde satılan her 5 yeni araçtan 1’i elektrikli hale geldi.(%22) Özellikle Avrupa, karbon emisyonlarını azaltma hedefleri doğrultusunda 2035 itibarıyla yeni benzinli ve dizel araç satışını sonlandırmayı planlayarak elektrikli araç dönüşümünü zorunlu kılıyor. Bu regülasyon, sadece binek otomobilleri değil Ford Otosan’ın odaklandığı hafif ticari araçları da kapsıyor ve sektörü elektrifikasyona yönlendiriyor. Sonuç olarak küresel otomotiv devleri, batarya teknolojileri, elektrikli motorlar ve şarj altyapıları gibi alanlara milyarlarca dolarlık yatırımlar yapıyor.
Türkiye Otomotiv Sektörü: Türkiye, otomotiv üretiminde dünyanın önemli merkezlerinden biri olup, özellikle Avrupa pazarına yönelik üretimde kritik rol oynuyor. 2024 yılında Türkiye’de toplam araç üretimi 1,36 milyon adedin üzerinde gerçekleşti. Otomotiv sektörü aynı yıl 37,2 milyar dolar ihracat geliriyle ülkenin en büyük ihracat kalemi olmayı sürdürdü. Türkiye pazarı, geleneksel olarak içten yanmalı ticari araçlarda güçlü olsa da, global trendlerle uyumlu şekilde elektrifikasyon adımlarını da hızlandırmakta. Özellikle son birkaç yılda Türkiye’de elektrikli araç satışları büyük bir sıçrama yaptı. 2024’te elektrikli otomobil satışları önceki yıla göre yaklaşık %45 artarak 99 bini aştı. Yeni otomobil satışlarında elektrikli araç payının %10 civarına yükseldiği görüldü. 2025’in ilk çeyreğinde de bu oran artarak devam etti ve %14’e dayandı. Bu ivmede, devlet teşvikleri, vergi indirimleri ve yerli elektrikli otomobil markası Togg’un piyasaya çıkışı gibi gelişmeler etkili oldu.
Sürdürülebilir Ulaşım Trendleri: Sektörde elektrikli araçların yanı sıra bağlantı (connectivity), otonom sürüş ve paylaşımlı mobilite trendleri de geleceği şekillendiriyor. Otomotiv üreticileri, araçlarını sadece bir ulaşım aracı değil, yazılım güncellemeleriyle sürekli iyileşen akıllı cihazlar olarak konumlandırıyor. Ayrıca, karbon nötr hedefleri kapsamında üretimde yenilenebilir enerji kullanımı, tedarik zincirinde yeşil uygulamalar ve döngüsel ekonomi prensipleri önem kazanıyor. Ford Otosan da global Ford vizyonu paralelinde bu sürdürülebilirlik trendlerine uyum sağlamak için adımlar atmaktadır (örneğin fabrikalarında güneş enerjisi kullanımı, atık azaltma girişimleri vb.).
Ticari Araçlar ve Elektrifikasyon: Küresel veriler, binek otomobillerdeki EV dönüşümünün yanı sıra ticari araç segmentinde de hareketlenme olduğunu gösteriyor. 2024’te Avrupa’da satılan yeni ticari araçların yaklaşık %6’sının elektrikli olması, henüz başlangıç seviyesinde de olsa hızlı bir yükselişe işaret ediyor. Avrupa şehirlerindeki sıkı emisyon kuralları ve “yeşil şehir” hedefleri, dağıtım filolarının ve hafif ticari araç sahiplerinin elektrikli modellere yönelimini artırıyor. Bu durum, Transit, Courier gibi modellerle Avrupa hafif ticari araç pazarında lider konumda olan Ford Otosan için önemli bir fırsat penceresi açmakta. Özetle, otomotiv sektörü hem dünyada hem Türkiye’de geleneksel içten yanmalı motor ağırlıklı yapısından, elektrikli ve sürdürülebilir bir ekosisteme doğru evrilirken; pazar dinamiklerini iyi okuyan, teknolojik dönüşümü yakalayan şirketler uzun vadede kazananlar olacak. Ford Otosan da tam bu dönüşümün merkezinde yer alıyor.
2. Ford Otosan’ın Ürün Gamı ve Tesisleri
Geniş ve Çeşitli Ürün Portföyü: Ford Otosan, Ford markasının Avrupa’daki üretim üslerinden biri olarak, özellikle ticari araç segmentinde geniş bir ürün gamına sahiptir. Şirketin ürettiği başlıca modeller arasında Ford Transit ailesi (Transit van ve türevleri), Ford Transit Custom (orta boy panelvan ve minibüs türevleri), Ford Transit Courier (küçük ticari araç) ve yolcu/ticari kullanım amaçlı Ford Tourneo serileri yer alıyor. Ayrıca Ford Otosan, Ford’un global ağır ticari araç markası olan Ford Trucks (Cargo) kamyonlarını ve çekicilerini de üretmektedir. Özellikle 2018’de piyasaya sunulan Ford Trucks F-MAX çekici modeli, 2019’da “Uluslararası Yılın Kamyonu” ödülünü kazanarak ürün kalitesini kanıtlamıştır. Bunların yanı sıra, Ford Otosan’ın 2022’de bünyesine kattığı Romanya Craiova fabrikasıyla şirket portföyüne ilk kez bir binek otomobil modeli eklenmiştir: Ford Puma crossover modeli artık Ford Otosan çatısı altında üretilmektedir. Bu gelişmeyle şirket, ticari araçlardaki uzmanlığını binek segmente de taşımaya başlamış durumda.
Elektrikli Araç Modelleri: Ford Otosan, ürün gamını hızla elektrikli versiyonlarla zenginleştiriyor. Halihazırda Ford E-Transit, Avrupa pazarında tam elektrikli büyük van olarak ciddi talep görmekte ve Ford Otosan’ın Kocaeli tesislerinde üretilmektedir. Bu model, Avrupa’nın çeşitli ülkelerine ihraç edilerek Ford’un elektrikli ticari araç vizyonunun bel kemiğini oluşturuyor. Şirket, yeni nesil Transit Courier modelini 2023’te içten yanmalı versiyonuyla Romanya’da üretmeye başladı ve 2025 ilk çeyrek itibarıyla tamamen elektrikli E-Transit Courier üretimine geçti Aynı şekilde Ford Puma’nın da elektrikli versiyonu 2024 itibarıyla Craiova tesisinde üretilmeye başlandı. Ağır ticari tarafta ise, Ford Otosan bir ilki gerçekleştirerek tam elektrikli kamyon (E-Truck) geliştirme çalışmalarını tamamlamak üzere. Şirket, ilk elektrikli ağır kamyon modelinin üretimine 2025 yılında başlamayı hedefliyor. Bu sayede Ford Otosan, sadece hafif ticari araçlarda değil, kamyon segmentinde de elektrifikasyonda öncü konuma geçmeyi amaçlıyor. Elektrikli araç yatırımlarının somut çıktıları olan bu modeller, önümüzdeki yıllarda şirketin satış hacminde ve gelirlerinde önemli paya sahip olacak.
Üretim Tesisleri ve Kapasiteleri: Ford Otosan’ın üretim faaliyetleri, Türkiye ve yurt dışındaki stratejik tesislerinde yürütülmektedir:
- Kocaeli Fabrikaları (Gölcük ve Yeniköy): Kocaeli, Ford Otosan’ın kalbi konumundadır. Gölcük tesisi, Ford Transit ve türevlerinin üretim üssüdür ve 2001’den bu yana faaliyet göstermektedir. Hemen yakınındaki Yeniköy tesisi ise 2014’te açılmış olup Transit Courier ve Tourneo Courier üretimine ev sahipliği yapmıştır. Bu entegre Kocaeli tesisleri, Ford’un Avrupa’daki ticari araç üretiminin belkemiği olup, yıllık 612 bin adetlik üretim kapasitesine sahiptir. Ford Otosan, bu tesislerde yaptığı yatırımlarla elektrikli araç üretimi için gereken dönüşümleri hayata geçirmiştir. Örneğin, E-Transit üretimi için montaj hatları modernize edilmiş, batarya paketleme alanları oluşturulmuştur.
- Eskişehir (İnönü) Fabrikası: Eskişehir’deki İnönü tesisinde Ford Trucks kamyonları ve Ecotorq adı verilen ağır vasıta motorları üretilmektedir. 1982’den beri faaliyet gösteren bu fabrika, Ford Otosan’ın ağır ticari araçlar konusundaki uzmanlığının merkezidir. Eskişehir tesisinin yıllık üretim kapasitesi 22.500 seviyesinde olup, burada üretilen F-MAX gibi modeller Avrupa, Orta Doğu ve diğer pazarlara ihraç edilmektedir. Ayrıca aynı tesis, Ford Otosan’ın dizel motor üretim üssüdür.
- Craiova, Romanya Fabrikası: 2022 yılında Ford Otosan, Ford’un Romanya Craiova fabrikasının çoğunluk hissesini devralarak ilk kez yurt dışında üretim tesisi işletmeye başladı. 300 bin araç üretim kapasitesine sahip bu tesis, halihazırda Ford Puma binek otomobili ve küçük hafif ticari Transit Courier üretimi yapıyor. Ford Otosan, devralmayı takiben bu fabrikaya önümüzdeki üç yılda 490 milyon Avro yatırım yapacağını açıkladı. Bu yatırım ile fabrikanın üretim kapasitesi ve teknoloji altyapısı genişletilerek, 2024’ten itibaren Puma ve Courier modellerinin elektrikli versiyonlarının üretimine başlandı. Craiova’nın eklenmesiyle birlikte Ford Otosan’ın toplam üretim kapasitesi yıllık 900 bin adedin üzerine çıkmış durumda. Bu, Ford Otosan’ı Avrupa’nın en büyük ticari araç üreticisi konumuna taşımıştır.
- Ar-Ge ve Teknoloji Merkezleri: Ford Otosan, üretim tesislerinin yanı sıra İstanbul Sancaktepe ve Kocaeli’nde büyük Ar-Ge merkezlerine sahiptir. 1960’lardan bu yana Ar-Ge faaliyeti yürüten şirket, günümüzde Türkiye otomotiv sektörünün en büyük Ar-Ge organizasyonunu yönetmektedir. Toplam 2.300’ü aşkın Ar-Ge mühendisi ile Ford Otosan, yeni araç geliştirme, mevcut ürün iyileştirme ve ileri teknoloji entegrasyonu çalışmalarını sürdürmekte. Bu Ar-Ge yetkinliği sayesinde Transit Courier gibi modellerin komple tasarım ve mühendisliği Ford Otosan tarafından yapılmaktadır. Şirket ayrıca Ankara yakınlarında yeni kurulacak batarya fabrikası için de mühendislik birikimini kullanarak batarya paketleme ve yönetim sistemleri konusunda uzmanlık geliştiriyor.
Üretim Kapasitesi ve Teknoloji Altyapısı: Ford Otosan’ın modern tesisleri, endüstri 4.0 standartlarında üretim yapmaktadır. Robotik üretim hatları, veri analitiğine dayalı kalite kontrol sistemleri ve tedarik zinciri yönetiminde dijitalleşme, şirketin verimliliğini artırmaktadır. Kocaeli fabrikaları, Ford dünyasında kalite ve düşük maliyet bazında öne çıkan tesislerdir. Ford Otosan’ın ürettiği Transit modelleri kalite odaklı üretimden dolayı Avrupa’da ve Türkiye’de filolar tarafından tercih edilmektedir. Teknoloji altyapısına yapılan yatırımlar yalnızca üretimle sınırlı değil; Ford Otosan aynı zamanda Türkiye’nin ilk batarya montaj hatlarından birini devreye aldı. 2022’de Kocaeli’nde kurulan batarya montaj hattı ile hibrit ve elektrikli araçlar için batarya paketleri üretmeye başladı. Bu altyapı, şirketin elektrikli model üretim kapasitesini destekleyen kritik bir adım oldu.
Özetle, Ford Otosan’ın ürün gamı ticari araçlardan ağır vasıtalara ve yeni katılan binek modele kadar geniş bir yelpazeye yayılıyor. Üretim tesisleri ise hem yurtiçinde hem yurtdışında, yüksek kapasiteli ve ileri teknoloji ile donatılmış durumda. Bu güçlü üretim ağı, şirketin artan talebi karşılamasına ve yeni elektrikli araç projelerini hayata geçirmesine olanak sağlıyor.
3. Rekabet Avantajları ve Hendekler
Ford Otosan’ı rakiplerinden ayrıştıran ve uzun vadede sürdürülebilir kâr elde etmesini sağlayan pek çok rekabet avantajı bulunmaktadır. Bu avantajlar adeta şirketin etrafında rakipler için aşılması zor hendekler (moat) oluşturarak, Ford Otosan’ı yatırımcılar açısından cazip kılmaktadır:
(a) Lider Pazar Konumu ve Marka Gücü: Ford Otosan, özellikle ticari araç segmentinde hem Türkiye’de hem Avrupa’da lider oyunculardan biridir. Şirket, Türkiye iç pazarında uzun yıllardır ticari araç satışlarında en üst sıralarda yer alırken, Avrupa hafif ticari araç pazarında da %15’in üzerinde bir pazar payına ulaşmıştır. 2024 itibarıyla Ford Otosan’ın ürettiği her 100 ticari araçtan 15’i Avrupa yollarında satılmaktadır ki bu son derece yüksek bir penetrasyondur. Bu liderlik, Ford markasının küresel bilinirliği ile birleştiğinde şirketin satışlarını ekonomik döngülerde bile dirençli kılmaktadır. “Transit” modeli, ticari araç kullanıcıları için adeta bir referans isim haline gelmiş olup, marka sadakati yaratmaktadır.
(b) Ölçek Ekonomisi ve Verimlilik: Yüksek üretim kapasitesi ve ölçek ekonomileri, Ford Otosan’ın en büyük avantajlarından biridir. Yıllık 900 bin adedi aşan potansiyel kapasiteyle şirket, parça alımlarında ve üretim hattı kullanımında büyük tasarruf avantajı elde ediyor. Büyük ölçekli üretim sayesinde birim başına sabit maliyetler azalıyor ve şirket rakiplerine kıyasla daha rekabetçi fiyatlarla ürün sunabiliyor. Ayrıca, Ford Otosan hem iç pazara hem de 80’den fazla ülkeye ihracat yaparak geniş bir coğrafi gelir dağılımı yakalamış durumda. Bu sayede herhangi bir bölgedeki talep daralması, diğer bölgelerden telafi edilebiliyor. Özellikle Avrupa’ya ihracattaki güçlü hacim, şirketi kur dalgalanmalarına karşı da nispeten korunaklı kılıyor (gelirlerinin önemli bir kısmı Euro ve Dolar bazında).
(c) Entegre Ar-Ge Yetkinliği: Ford Otosan, Türkiye’de benzeri çok az görülen kapsamda bir tam entegre Ar-Ge ve ürün geliştirme yeteneğine sahip. Şirket, “fikrinden finisajına” bir aracı sıfırdan tasarlayıp üretebilecek insan kaynağı ve teknik donanıma sahip olduğunu kanıtlamıştır. Örneğin, Ford Trucks ağır ticari kamyonların tasarım ve mühendisliği tamamen Ford Otosan tarafından gerçekleştirildi; motoru olan Ecotorq da yerli mühendislik ürünüdür. Ar-Ge gücü sayesinde Ford Otosan, Ford’un global projelerinde söz sahibi oluyor ve yurtdışına mühendislik ihracatı yapıyor. Nitekim 2010’dan bu yana Ford Otosan’ın gerçekleştirdiği mühendislik hizmeti ihracatı toplam 697 milyon dolara ulaşmıştır. Bu, rakip bir üreticinin kolaylıkla kopyalayamayacağı bir bilgi birikimi hendeğidir. Yüksek vasıflı mühendis kadrosu (2300+ kişi) ile yeni teknolojiye hızlı adaptasyon, inovasyon ve ürün çeşitliliği sağlanmaktadır.
(d) Elektrikli Araç ve Batarya Yatırımları: Elektrifikasyon alanında Ford Otosan çok stratejik adımlar atarak geleceğe yönelik önemli bir hendek oluşturuyor. Şirket, Türkiye’nin ilk elektrikli ticari araç üreticisi olarak e-Transit’i Avrupa’ya sunmaya başladı ve bu alanda erken hareket etmenin avantajını yaşıyor.
(e) İhracat Yetkinliği ve Küresel Dağıtım Ağı: Ford Otosan, üretiminin yaklaşık %80’ini ihraç eden bir şirket olarak ihracat kabiliyeti çok yüksek bir yapıya sahip. Ford’un Avrupa dağıtım ağı sayesinde Ford Otosan ürünleri Avrupa’nın dört bir yanında satılmakta. Bu, şirkete global bir talep havuzu sağlıyor. Özellikle Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği anlaşması sayesinde Ford Otosan araçları AB pazarına gümrüksüz girerek rekabet avantajı elde ediyor. Örneğin, Kocaeli’nde üretilen bir Ford Transit, Almanya’daki bir müşteriye rahatlıkla tedarik edilebiliyor. Ayrıca Ford Otosan, uluslararası pazarlara kendi geliştirdiği Ford Trucks markası ile de açılıyor; Doğu Avrupa’dan Orta Doğu’ya ve Afrika’ya uzanan bayilik ağı ile kamyon satışlarını artırıyor. Yüksek ihracat geliri şirketi döviz kazandıran bir fabrika haline getiriyor ki bu Türkiye şartlarında finansal açıdan da değerli bir avantaj.
(f) Güçlü Ortaklık Yapısı: Şirketin ortaklık yapısında dünyanın en büyük otomotiv şirketlerinden Ford Motor Company (%41 civarı pay) ve Türkiye’nin en büyük sanayi topluluklarından Koç Holding (%38 civarı pay) bulunmaktadır. Bu güçlü ortaklar, Ford Otosan’a hem finansal güç hem de kurumsal yönetim tecrübesi kazandırıyor. Ford’un global bilgi birikimi ve marka desteği, Koç’un yerel ağları ve yönetim kültürü ile birleşerek sinerji yaratmakta. Bu ortaklık yapısı, uzun vadeli bakış açısıyla sürekli yatırım ve büyüme vizyonu sunuyor. Ayrıca, ihtiyaç duyulduğunda kolaylıkla sermaye artışı yapabilme, know-how transferi, yeni model üretim hakları alma gibi konularda Ford Otosan avantajlı konumda oluyor. Örneğin, Craiova fabrikası fırsatı ortaya çıktığında Ford ve Koç desteğiyle hızlıca bu stratejik adım atılabildi.
Bu avantajların yanı sıra, Ford Otosan’ın kültüründe yerleşik olan operasyonel kabiliyet ve esneklik de önemli birer hendektir. Şirket, yıllar içinde edindiği üretim disiplinini ve kalite odaklılığını koruyarak müşteri güveni kazanmıştır. Ürün gamını müşteri ihtiyaçlarına göre hızla adapte edebilme (örneğin farklı ülkelerin spesifikasyonlarına uygun model türevleri geliştirme), niş pazarları yakalama becerisi (örneğin özel donanımlı ambulans, karavan türevi Transitler üretme) gibi konularda esnek davranabiliyor.
Sonuç olarak Ford Otosan; marka değeri, ölçek, Ar-Ge gücü, elektrikli araç yatırımları, ihracat networkü ve güçlü ortaklıkları sayesinde rakiplerinin zor erişebileceği rekabet hendeklerine sahip. Bu hendekler, şirketin uzun vadeli kârlılığını ve pazar payını korumasına yardımcı olurken, yatırımcılar için de güven veren bir koruma kalkanı oluşturuyor.
4. Son 5 Yıllık Finansal Performans ve Gelecek Projeksiyonu
Ford Otosan, son beş yılda finansal açıdan istikrarlı bir büyüme grafiğinden adeta sıçrama niteliğinde bir performansa ulaştı. 2020-2024 dönemindeki finansal sonuçlara baktığımızda, şirketin gerek ciro, gerek kârlılık göstergelerinde belirgin artışlar kaydettiği görülüyor:
- Hasılat (Ciro): 2020 yılında 6 milyar euro olan konsolide satış gelirleri, 2021’de 6.8 milyar euroya ulaştı. Asıl büyük sıçrama ise 2022 ve 2023 yıllarında yaşandı; 2022’de 10 milyar euro ciro elde eden şirket, 2023 yılında bu rakamı 13.3 milyar euroya çıkardı. 2021’den 2022’ye cirodaki keskin artışta, yüksek enflasyon ortamının Türk Lirası bazlı finansallara etkisi, artan ihracat hacmi ve yılın son çeyreğinde Craiova fabrikasının konsolidasyonu etkili oldu. 2024’te ise yüksek bazın üzerine çıkan %14’lük bir ciro artışı söz konusu. Bu güçlü gelir büyümesi, Ford Otosan’ın artan üretim ve satış hacminin (özellikle ihracatta) bir yansımasıdır.
- Faaliyet Karlılığı ve Marjlar: Faaliyet karlılığı da 2024 istisna olmak üzere benzer şekilde büyüme gösterdi. 2019’da 381 milyon euro olan faaliyet karı, 2020’de 600 milyon euro; 2021’de 900 milyon euroya yükseldi. 2022’de hafif düşüşle 873 milyon euro olsa da 2023’de ise 1.4 milyar euro seviyelerine ulaşıldı. FAVÖK marjı 2021’de %13.3 ile zirve yapmışken, 2022’de yüksek hacimle beraber %10, 2023’de %12,5 olarak gerçekleşti. O tarihten itibaren ise gerek sıkılaşma politikaları gerekse rekabetin artması neticesinde marjlar gerilemeye başladı. Güncel FAVÖK marjı %6.3 seviyesindedir.
- Dönen Sermaye ve Borçluluk: Şirketin finansal yapısı da güçlü kalmaya devam ediyor. 2024 sonunda Ford Otosan’ın nakit ve nakit benzerleri 607 milyon euro iken, toplam finansal borcu 1.2 milyar euro seviyesindedir. Bunun sonucunda net finansal borç pozisyonu 593 milyon eurodur. İlk bakışta borç yüksek görünse de, bu borcun önemli bir kısmı 2022’deki Craiova alımı ve elektrikli araç yatırımları için kullanılan finansmandan kaynaklanmaktadır. Ayrıca Ford Otosan’ın gelirleri büyük ölçüde döviz bazlı olduğundan, borcun çevrilebilirliği konusunda yönetilebilir bir risk söz konusu. Yine de 2025 ilk çeyrek Net Borç/FAVÖK oranı yaklaşık 2.2x gibi makul bir düzeydedir, yani şirketin operasyonel kârları borcunu çevirebilecek kapasitededir.
- Kar Marjları ve Karlılık Oranları: Ford Otosan, 2025 ilk çeyrek itibariyle %4 net kâr marjı elde ederken, özkaynak kârlılığı (ROE) %59 gibi çarpıcı bir seviyede gerçekleşmiştir. Bu gösterge, şirketin yüksek özsermaye verimliliğine işaret ediyor ancak bunda enflasyonist ortamın nominal etkisi de pay sahibi. 2023’te %79 olan özsermaye kârlılığı da sektör ortalamasının oldukça üzerindeydi. Brüt kâr marjı son yıllarda %10-15 bandında seyrederken, 2024’te %9.2 oldu.
2024 Gelişmeleri: 2024 yılı, Ford Otosan için biraz dengelenme dönemi oldu. Şirketin 2024 finansal sonuçları, 2023’e göre ciroda yatay bir seyir, ancak kârlılık tarafında düşüşe işaret etti. Yıl boyunca iç pazarda talep zayıflarken ve kur artış hızı yavaşlarken, yeni model geçiş süreçlerinin maliyetleri kârlılığı etkiledi. 2024’te toplam gelir bir önceki yıla kıyasla hemen hemen aynı kalırken, FAVÖK %35, net kâr ise %45 geriledi. Bunun başlıca nedenleri arasında döviz kurunun uzun süre yatay seyretmesi, yüksek enflasyon nedeniyle artan maliyetler, iç pazarda azalan satış adetleri ve artan rekabet sayılabilir. Ayrıca 2024 boyunca Courier modelinin eski nesilden yeni nesile geçişi gibi üretim döngüsü değişimleri, fabrika yeniden yapılanmaları getirdi ve verimlilik geçici olarak düştü. Ancak yılın sonuna doğru özellikle ihracat tarafında toparlanma sinyalleri görülmeye başladı.
Gelecek Projeksiyonları (2025 ve sonrası): Ford Otosan yönetimi, 2025 ve sonrası için temkinli iyimser bir görünüm ortaya koyuyor. Şirket, 2025 yılına ilişkin beklentilerini kamuoyu ile paylaştı. Buna göre:
- Satış Adetleri: 2024’te Ford Otosan’ın perakende iç satış adedi 114 bin olarak gerçekleşti; 2025’te iç pazarda daralma beklentisiyle bu rakamın 90-100 bin aralığına gerilemesi öngörülüyor. Öte yandan toplam yurt dışı satış adedi 2024’te 546 bin iken, 2025’te bunun 610-660 bin aralığına yükselmesi bekleniyor. Yani şirket ihracatta yaklaşık %12-20 civarı bir adet artışı hedeflemekte. Bu da toplam satış hacminin 2025’te 700 bini aşabileceği anlamına geliyor. Üretim tarafında, 2024’te 633 bin adet olan toplam üretimin 2025’te daha da artacağı (takriben 700-750 bin bandı) öngörülüyor. Türkiye’deki fabrikalardan 460-490 bin, Romanya Craiova’dan ise 240-260 bin adet araç satışı planlanmakta, bu da bahsedilen ihracat artışını destekler nitelikte.
- Finansal Beklentiler: 2025 yılında satış gelirlerinde yüksek tek haneli (%) büyüme hedefleniyor. Bu, TL bazında yaklaşık %7-9 aralığında ciro artışı demek ki kur varsayımları ve adet artışına dayanıyor. FAVÖK marjının ise %7-8 aralığında olacağı öngörülmüş durumda. Bu marj, son yılların altında görünse de, 2024’te yaşanan marj baskısının benzer seviyelerde devam edeceği ancak toparlanmanın 2025 sonunda başlayacağı şeklinde yorumlanabilir. Net kâr tarafında ise 2025’te ihracat artışı sayesinde bir büyüme beklentisi mevcut, ancak burada kesin oran paylaşılmamış.
- Yatırım Harcamaları (CAPEX): Ford Otosan, büyüme stratejisi doğrultusunda yüksek yatırım temposunu sürdürüyor. 2024 yılında 739 milyon Euro düzeyinde gerçekleşen toplam yatırım harcamasının, 2025’te 750-850 milyon Euro aralığında olması planlanıyor. Bu oldukça ciddi bir yatırım rakamı ve şirketin yeni modeller (özellikle elektrikli araçlar) ve tesis genişletme projelerine devam ettiğini gösteriyor. Yatırım bütçesinin önemli bir kısmının elektrikli Transit Courier üretim hattına adaptasyon, batarya montaj hattı genişlemesi ve E-Truck kamyon projesine ayrıldığı tahmin ediliyor.
- Elektrikli Araç Projeksiyonları: Ford Otosan’ın gelecek projeksiyonlarında elektrikli araçların payı giderek büyüyor. 2025 ilk çeyrekte üretimine başlanan E- Courier’nin 2025 içerisinde anlamlı adetlere ulaşması bekleniyor ve modelin kapasitesinin yıllık 100 bin adede kadar ölçeklenebileceği ifade ediliyor. Keza 2025’te banttan inmesi hedeflenen elektrikli kamyon E-Truck da hem prestij hem yeni gelir kapısı olacak. Avrupa’da elektrikli ticari araç talebinin güçlü artması beklendiğinden, Ford Otosan 2026’ya dek elektrikli model sayısını 4’e (E-Transit, E-Courier, Puma EV, E-Truck) çıkarmış olacak. Bu da 2025-2030 döneminde şirketin satış kompozisyonunda EV’lerin payının kademeli olarak %20’lere ve ötesine gitmesi potansiyelini taşıyor. Ford Avrupa’nın hedefi 2026 itibarıyla Avrupa’da yılda 600 bin elektrikli araç satmak, bu pastadan Ford Otosan üretimi modellerin kayda değer bir dilim alması öngörülüyor.
Genel olarak, finansal projeksiyonlar Ford Otosan’ın büyüme hikâyesinin devam edeceğini fakat 2025 sonuna dek kârlılık marjlarında kısa vadeli bir baskı yaşanabileceğini gösteriyor. Bu durum, şirketin yatırım döneminde olmasından kaynaklanıyor. Yapılan büyük yatırımların meyveleri 2025 ve sonrasında alınmaya başlandıkça, marjların ve kârlılığın tekrar yukarı yönlü trende girmesi beklenebilir. Özellikle elektrikli araçlar devreye girdikçe Ford Otosan’ın maliyet yapısı iyileşebilir, yeni gelir akışları oluşabilir.
Hissedar Değer Artışı: Ford Otosan, güçlü finansal performansını hissedarlarına da yansıtan bir şirket. Düzenli kar payı (temettü) dağıtımı ile yatırımcısına gelir sağlayan şirket, 2023 yılı kârından 2 taksittte 20 milyar TL, 2024 karından ise şimdiye dek 6 milyar TL temettü ödemesi gerçekleştirdi. Bu, 2023 kârının yaklaşık %38’ini, 2024’ün ise %15’ini dağıttığı anlamına geliyor ve şirketin temettü açısından da cazip olduğunu gösteriyor. 2024 karından ikinci bir temettü dağıtması da ihtimal dahilinde.
Finansal özete bakıldığında Ford Otosan, enflasyonist bir ekonomide bile güçlü bilançosu, döviz bazlı gelir yapısı ve yatırım odaklı stratejisi ile büyümesini sürdüren bir şirket profili çiziyor. Gelecek projeksiyonları da şirketin elektrikli araç devrimine hazırlıklı olduğunu ve bu alana yaptığı yatırımların finansal sonuçlara dönüşmeye başlayacağını gösteriyor. Bu durum, yatırımcılar için heyecan verici bir büyüme potansiyeline işaret etmekte.
5. Sektöre Göre Değerleme: Çarpan Analizi
Bir şirketin yatırım cazibesini değerlendirirken, finansal performans kadar piyasa değerlemesinin de makul olup olmadığı önem taşıyor. Bu bağlamda Ford Otosan’ı hem Borsa İstanbul’daki benzer şirketlerle hem de uluslararası otomotiv şirketleriyle karşılaştırmak istiyorum.
Fiyat/Kazanç (F/K) Oranı: Ford Otosan’ın cari F/K oranı son finansal sonuçlara göre %9.3 seviyesindedir. Bu, yatırımcıların Ford Otosan’ın son 12 aylık net kârının yaklaşık 9 katını ödemeye razı oldukları anlamına gelir ki; hem tarihsel ortalamalarına yakın hem de bazı emsallerine göre makul bir seviyedir. Karşılaştırma için, Bist100’de işlem göre otomotiv sektöründeki hisselere baktığımızda ortalama F/K oranının 12.5, medyan F/K’nın ise 38 seviyesinde olduğunu görüyoruz. Birçok otomotiv şirketinin karları 2024’te oldukça düştüğü için fiyat kazanç oranları da yükselmiş görünüyor.
Uluslararası karşılaştırmada ise Ford Otosan’ın değerlemesi oldukça ılımlı gözükmektedir. Örneğin, global otomotiv devlerinden Stellantis’in kendi borsasında F/K’sı ~4.7 civarında, Volkswagen’in F/K’sı ~3 bandındadır. Bu düşük çarpanlar küresel otomotiv şirketlerinin olgunluğuna ve düşük büyüme beklentilerine işaret ediyor. Ford Otosan ise gelişmekte olan pazar dinamizmi ve elektrikli araç dönüşümüne liderlik etmesi sayesinde daha yüksek bir büyüme profili çizdiği için, bir nebze daha yüksek çarpandan işlem görmesi normal olarak karşılıyorum. Yine de tek haneli bir F/K, Ford Otosan gibi çift haneli büyüme potansiyeli taşıyan bir şirket için oldukça cazip sayılabilir.
Firma Değeri/FAVÖK (FD/FAVÖK) Oranı: Piyasa değeri artı net borç hesabıyla elde edilen firma değeri, FAVÖK’üne oranlandığında uluslararası bir ölçüt olan FD/FAVÖK rasyosu ortaya çıkar. Bu oran, şirketin işletme kârına göre kaç katından fiyatlandığını gösterir. Şu andaki FD/FAVÖK çarpanı yaklaşık 10.8 seviyesindedir. Yine sektörle kıyasladığımızda sektörün ağırlıklı ortalama FD/FAVÖK çarpanının 28, medyan FD/FAVÖK çarpanının ise 14.5 olduğunu görüyoruz. Ford Otosan burada da makul çarpanlarıyla öne çıkıyor.
Uluslararası arenada ise Stellantis, General Motors gibi firmalar ~3-7 FD/FAVÖK çarpanlarından fiyatlanırken; elektrikli araç dönüşümünün büyüme hikâyesini sunan Tesla gibi şirketlerin FD/FAVÖK’ü 60’ların üzerindedir. Bu uç örnek, piyasaların EV dönüşümüne atfettiği değeri gösterir. Ford Otosan FD/FAVÖK açısından bakıldığında, klasik içten yanmalı otomotiv şirketleri ile geleceğin EV şirketleri arasında bir yerde, dengeli bir değerleme profilindedir.
Yurt İçi ve Yurt Dışı Benzer Şirketlerle Kıyas: Türkiye’de Ford Otosan’ın doğrudan benzeri diyebileceğimiz tek şirket Tofaş Türk Otomobil Fabrikası’dır. Tofaş, daha çok binek araç ve hafif ticari üretimi yapıp iç pazara satış ağırlıklıyken, Ford Otosan ticari araç ve ihracat ağırlıklı bir modelde. Her iki şirket de kârlılık ve verimlilik açısından başarılı, ancak Ford Otosan son yıllardaki atılımları ile bir adım öne çıkmış durumda. Değerleme açısından Tofaş’ın 2023’te Stellantis ile yaptığı distribütörlük birleşmesinin uzaması ve Doblo üretiminin sonlanmasıyla, kapasite kullanım oranları bozulmuştu. 2025 ilk çeyrek itibariyle devralma işlemleri onaylandı. Bununla birlikte, Ford Otosan’ın elektrikli araç hikâyesi ve yüksek ihracat potansiyeli nedeniyle biraz daha primli çarpan hak ettiği görüşündeyim.
Global benzerlerle kıyaslarken, Ford Otosan’ı saf bir OEM (orijinal araç üreticisi) yerine yüksek büyüme vaat eden bir ticari araç üreticisi olarak görmek lazım. Avrupa’da ticari araç odaklı şirket azdır; Daimler Trucks ve Volvo Trucks gibi ağır vasıta üreticileri mevcut. Bu şirketlerin 2025 için F/K’ları 10-12 bandında, FD/FAVÖK’leri 9-10 bandındadır ki Ford Otosan da benzer bantta yer alıyor. Ancak Ford Otosan’ın ürün gamında elektrikli hafif ticari ve potansiyel batarya işi olduğu düşünülürse, bu benzerlerine nazaran bir adım daha büyüme odaklıdır. Tesla gibi EV öncülerini karşılaştırmak doğru olmaz zira sektör yapıları çok farklı. Fakat şunu söylemek mümkün: Ford Otosan, EV dönüşümüne bu kadar dahil olmasaydı, muhtemelen piyasa onu eski tip otomotiv şirketi gibi fiyatlayacak ve çarpanları daha da aşağıda olacaktı. Elektrikli araç yatırımları sayesinde şirketin değerlemesine bir “gelecek primi” eklendiğini söyleyebiliriz.
Temettü geleneği de göz önüne alındığında, Ford Otosan hem büyüme hem temettü sunabilen nadir şirketlerden biridir. Bu yönüyle değerleme çarpanlarının makul düzeyde olması, risk/ödül profilini olumlu kılıyor. Elbette Türkiye gibi yüksek enflasyonlu ve volatil piyasalarda çarpanlar tek başına yeterli bir gösterge değil; ancak şirketin temelleri sağlam olduğu için, herhangi bir piyasa düzeltmesinde Ford Otosan hisseleri defansif bir liman da sağlayabilir.
Sonuç itibarıyla, Ford Otosan’ın değerlemesi sektörel ortalamalar ve benzer şirketlerle karşılaştırıldığında yatırımcı lehine bir denge sergilemektedir. Şirketin gelecekte EV alanında atacağı adımlar başarılı oldukça, mevcut çarpanların aslında düşük bile kalabileceği ve değerleme genişlemesi potansiyeli olduğu da akılda tutulmalıdır.
6. Riskler ve Katalizörler
Her yatırım fırsatında olduğu gibi, Ford Otosan hissesine yönelik de göz önünde bulundurulması gereken bazı riskler mevcut. Öte yandan şirketin önümüzdeki dönemde değerini artırabilecek olumlu katalizörler de bulunuyor. Aşağıda, Ford Otosan için başlıca risk unsurları ve potansiyel katalizörleri özetlemek istiyorum:
Başlıca Riskler:
- Döviz Kuru Riski: Ford Otosan gelirlerinin büyük bir kısmını Euro ve Dolar cinsinden ihracattan elde etmektedir. Türk Lirası’nın yabancı paralar karşısındaki değer değişimleri, şirket için çift yönlü etki yapabilir. TL’nin aşırı değer kazanması, ihracat gelirlerini TL’ye çevirdiğinde düşüreceği için olumsuz etki yaratıyor. Öte yandan TL’nin değer kaybı kısa vadede ihracatçı şirketin kârlarını artırsa da, yüksek enflasyon ortamında maliyetler de hızlı arttığı için net etki zamanla dengelenir. Özellikle döviz kurunun bir süre sabit kalması (2024’te olduğu gibi) ve maliyetlerin enflasyonla artmaya devam etmesi, marjlar üzerinde baskı oluşturabilir. Ayrıca Ford Otosan’ın borçlarının bir kısmı döviz cinsinden olduğundan, kur dalgalanmaları finansal giderler kalemine yansıyabilir. Kurdaki yüksek oynaklık, şirketin planlama ve fiyatlandırma stratejilerini zorlaştıran bir unsur.
- Faiz Oranları ve Makroekonomik Dalgalanmalar: Türkiye’de yüksek enflasyonla mücadele kapsamında hızla artıp inebilen faiz oranları, otomotiv sektöründe talebi doğrudan etkileyebiliyor. Özellikle iç pazarda ticari araç satışları, KOBİ’lerin ve esnafın finansmana erişimiyle yakından ilişkili. Yüksek faiz ortamında taşıt kredileri kullanımının düşmesi, iç satışları baskılayabilir. 2024’te Türkiye’de iç talebin zayıf seyretmesinde yüksek kredi maliyetlerinin etkisi görüldü. Ford Otosan, satışlarının önemli kısmını ihracata yönlendirdiği için iç pazardaki daralmadan rakiplerine göre daha az etkileniyor olsa da, Türkiye pazarının durgunluğu şirketin toplam kârını sınırlayabilir. Ayrıca küresel ekonomik yavaşlama, resesyon riski gibi makro faktörler de Avrupa’daki ticari araç talebini etkileyebileceği için Ford Otosan’a dolaylı risk teşkil eder.
- Tedarik Zinciri ve Üretim Riskleri: Otomotiv sektörü son yıllarda küresel tedarik zinciri problemleriyle karşılaştı (örneğin yarı iletken çip krizi, lojistik aksamalar, hammadde sıkıntıları). Ford Otosan da 2021-2022 döneminde çip tedarikindeki sıkıntılar nedeniyle zaman zaman üretim kesintileri yaşadı. Bu tür dar boğazlar, müşteri siparişlerini zamanında karşılamayı zorlaştırarak gelir kaybına neden olabilir. Aynı şekilde, elektrikli araç üretimi için kritik olan lityum, nikel gibi batarya hammaddelerinin tedariğinde küresel sıkışıklık yaşanması riski bulunuyor. Şirket her ne kadar dikey entegrasyon adımları atsa da (batarya fabrikası gibi), kısa vadede hücre tedariği dışa bağımlı olacak. Ayrıca yeni model geçişleri (örneğin Courier üretiminin Türkiye’den Romanya’ya taşınması) sırasında üretim verimliliğinin düşmesi, geçici maliyet artışları yaratabiliyor.
- Rekabet ve Pazar Riski: Ford Otosan’ın faaliyet gösterdiği pazarlarda rekabet giderek artıyor. Türkiye iç pazarında ticari araç segmentinde Tofaş en büyük rakiplerden biri. Ayrıca Karsan gibi yerli üreticiler özellikle elektrikli minibüs ve otobüs alanında atılım yapıyor. Uluslararası pazarda ise Avrupa’da Volkswagen Grubu (VW Transporter ve Crafter serileri), Stellantis (Peugeot, Citroën ticari araçları) ve Renault gibi rakipler, elektrikli hafif ticari araçlar pazarına ciddi yatırımlar yapmış durumdalar. Örneğin, Volkswagen’in elektrikli ID.Buzz modeli, Ford’un Transit Custom EV’sine rakip olarak Avrupa’da çıktı. Rekabet sadece ürün bazında değil, fiyat bazında da kızışabilir. Çinli otomotiv üreticileri de Avrupa’ya ticari araç ihracına başlayabilir; nitekim binek otomobilde Çinli markalar Türkiye dahil birçok pazarda pay almaya başladı. Ford Otosan’ın ürünlerinin rekabetçiliğini sürdürmesi ve pazar payını koruması kritik; aksi takdirde satış hacimleri ve kârlılık etkilenebilir.
- Regülasyon ve Politik Riskler: Otomotiv sektörü regülasyonlara çok duyarlıdır. Avrupa Birliği’nin karbon emisyon düzenlemeleri Ford Otosan için hem fırsat hem risk barındırıyor. EV dönüşümünü yakalayamazsa 2030’ların başında pazar dışı kalma riski olsa da, şu an tam tersi bir şekilde yatırımlarını yapıyor. Ancak diğer regülasyonlar da var: Örneğin, Gümrük Birliği anlaşmasının güncellenmesi, İngiltere ile ticaret şartları (Brexit sonrası) Ford Otosan’ın ihracatına etki edebilir. Türkiye’de Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) yapısındaki değişiklikler de iç pazarda talebi dalgalandırabiliyor. 2023’te elektrikli araçlar için ÖTV oranları kısmen yükseltilmişti; benzer şekilde ticari araçlara getirilecek vergi teşvikleri veya yükleri iç pazarı etkiler. Siyasi istikrarsızlık, yurtdışı pazarlarda korumacılık önlemleri (örneğin AB’nin Türkiye’den ithal otomobillere karbon vergisi getirmesi gibi olasılıklar) da risk hanesinde yer alıyor.
Potansiyel Katalizörler:
- Elektrikli Araç Piyasasının Büyümesi: Ford Otosan için belki de en güçlü katalizör, global elektrikli araç pazarının ivmelenmesi. Avrupa’nın emisyon hedefleri ve elektrikli araç teşviklerinin, önümüzdeki 5-10 yılda hafif ticari EV talebinde patlama yaratması muhtemel. Şirket, e-Transit, e-Courier gibi ürünlerle bu talebe hazır olduğundan, pazar büyümesi doğrudan Ford Otosan’ın satışlarını sıçratabilir. Örneğin şehir lojistiğinde filoların elektrikli vanlara yönelmesiyle büyük filo siparişleri gelebilir. ABD ve gelişen pazarlarda da belki e-Trucks ağır kamyon için fırsatlar doğabilir. Küresel EV penetrasyonunun 2030’a kadar %50’ye yaklaşacağı öngörülüyor – Ford Otosan bu pastadan pay almak üzere konumlandığı için, pazar her büyüdüğünde şirket de birlikte büyüyecek. Bu makro trend, uzun vadede hisse değerini destekleyecek önemli bir katalizör olmaya devam edecek.
- Devam Eden ve Yeni Yatırımlar: Ford Otosan’ın yüksek tutarlı yatırımları orta vadede meyvelerini verecek. 2025 ilk çeyrek itibariyle üretilecek yeni elektrikli Courier ve 2025’teki elektrikli kamyon lansmanı, Ford Otosan’ı “EV üreticisi” kimliğiyle ön plana çıkarıp yatırımcı algısını pozitif etkileyebilir. Her yeni model lansmanı (Transit Custom’ın yeni nesli, Puma EV vb.) satış gelirlerini yukarı çekecek katalizörlerdir. Ayrıca Ford Otosan’ın kapasite artışına yönelik adımları da (örneğin Kocaeli fabrikasına ek kapasite yatırımı) gündeme gelirse, büyüme beklentilerini artırarak hisseye değer katabilir.
- Avrupa Pazar Payı Kazanımları: 2024’te Avrupa ticari araç pazarında Ford Otosan payını 1,2 puan artırarak %15,4’e çıkarmıştı. Bu trend devam ederse şirket sürekli rakiplerinden pay alıyor olacak. Özellikle rakiplerin üretim kısıntısı veya model gecikmesi yaşadığı durumlarda Ford Otosan fırsatı değerlendirip ekstra ihracat yapabiliyor. Örneğin Stellantis’in bir modelinde sorun olsa, Ford o boşluğu doldurabilir. Pazar payının her artışı, yatırımcıların şirkete bakışını iyileştiren bir unsur. ACEA verilerine göre Avrupa’da ticari araç pazarı 2023’te hafif büyüdü ve Ford bu büyümeden üzerinde bir performans sergiledi. 2025 ve sonrasında elektrikli modelleri sayesinde Ford Otosan’ın Avrupa’da daha agresif pazar kazanması önemli bir katalizör olacaktır.
- İhracat Pazarlarının Genişlemesi: Mevcut ihracat pazarlarına ek olarak yeni coğrafyalara açılım da büyüme katalizörüdür. Örneğin, Ford Otosan’ın ürettiği Transit ve kamyonlar Kuzey Amerika, Latin Amerika gibi piyasalara da ihraç edilmeye başlanırsa (ki Ford küresel bir şirket olduğu için böyle bir imkan olabilir), bu tamamen yeni gelir kapıları demektir. Şirket 2023’te Kanada’ya Transit ihracatına başladı. Benzer şekilde Orta Doğu’da, Afrika’da büyük filolara satışlar, ihaleler kazanılması söz konusu olabilir. Hükümetler arası anlaşmalar (örneğin Türkiye ve bir Afrika ülkesi arasında ticari araç alım anlaşması) bile katalizör yaratabilir.
- İç Pazar Canlanması: Uzun süredir görece zayıf seyreden Türkiye iç pazarı, olası faiz indirimleri ve ekonomik normalleşme ile yeniden hareketlenebilir. 2023 sonunda Türkiye’de otomotiv satışları rekor düzeylere gelmişti, 2024’te yatay kalmıştı. 2025’te enflasyon düşüp krediye erişim kolaylaşırsa, binek ve ticari araç talebi artabilir. Ford Otosan, her ne kadar ihracat odaklı olsa da iç pazarda da güçlü bir oyuncu. Özellikle yeni nesil Courier’nin Türkiye’de de üretilecek versiyonu veya ithal Ford binek araçlarının satışı (artık distribütörlüğü Ford Otosan bünyesinde) gibi unsurlar iç pazar katkısını artırabilir. İç satışların beklenenden iyi gitmesi, şirket finansallarına ekstra katkı yaparak olumlu sürpriz etkisi yaratabilir.
- Teşvikler ve Destekler: Hem Türkiye hükümetinden hem AB fonlarından gelebilecek teşvikler Ford Otosan için katalizör olabilir. Örneğin, Türkiye’de elektrikli ticari araç alan KOBİ’lere özel kredi programları ya da vergi avantajları açıklanırsa, Ford Otosan’ın E-Transit ve türevlerinin yurtiçi satışı artar. Avrupa’da ise çevreci araçlar için filolara hibe veya vergi muafiyeti uygulanması, Ford Otosan’ın ihracat siparişlerini patlatabilir. Ayrıca AR-GE teşvikleri, TÜBİTAK destekleri, Avrupa Yatırım Bankası gibi kurumlardan uygun finansman sağlanması da şirketin yeni teknoloji yatırımlarını kolaylaştıracaktır.
Sonuç ve Değerlendirme: Neden Ford Otosan Cazip Bir Yatırım?
Ford Otosan, köklü geçmişi, bugünün güçlü performansı ve geleceğin trendlerine uyum sağlayan vizyoner hamleleriyle, kaliteli bir şirket olarak öne çıkıyor. Şirketin otomotiv sektöründeki dönüşümü yakından takip ederek elektrikli araçlara ve sürdürülebilir ulaşıma yaptığı büyük yatırımlar, onu sadece Türkiye’de değil Avrupa’da da stratejik bir oyuncu konumuna getirdi. Bu yatırım tezini özetlersek:
- Sektör Dinamikleri: Otomotiv sektörü global ölçekte elektrikliye evrilirken, Ford Otosan bu dönüşümün ön saflarında yer alıyor. Pazar büyürken büyüyecek bir konumda olması, uzun vadeli büyüme hikâyesini güçlü kılıyor. Türkiye otomotiv sanayinin lokomotifi olması da ülke ekonomisindeki ağırlığını artırıyor.
- Operasyonel Güç ve Ürünler: Şirketin geniş ürün gamı, yüksek kaliteli üretim tesisleri ve Ar-Ge yetkinliği sayesinde elinde güçlü kozlar var. Transit gibi efsaneleşmiş modellerine şimdi elektrikli versiyonlarını ekleyerek ürün portföyünü geleceğe taşıyor. Ürettiği araçların talebi hem içerde hem dışarda sağlam.
- Rekabet Avantajları: Ford Otosan; ölçek, ihracat ağı, marka gücü, Ar-Ge kabiliyeti gibi pek çok alanda rakiplerine karşı kalın duvarlar örmüş durumda. Bu avantajlar, onu pazarda bir adım öne çıkarırken finansal sürdürülebilirliğini de teminat altına alıyor.
- Finansal Sağlamlık: Son yıllardaki finansal performansı etkileyici. Gelirlerini ve kârını katlayarak artırmış, büyüme yatırımlarını yaparken bile temettü vermeye devam edebilmiş bir şirket profili var. Borçluluğu yönetilebilir düzeyde, kârlılığı yüksek, nakit yaratma kapasitesi güçlü. 2024 gibi zorlu bir yılda bile ciroyu koruyup makul bir kâr elde edebildi.
- Makule Yakın Değerleme: Hisse senedi, mevcut fiyat seviyelerinde abartılı bir prim içermiyor. Aksine, tek haneli F/K gibi oranlarla aslında bölgesel ve tarihsel kıyaslarda makul bile sayılabilir. Yatırımcılar uzun vadede şirketin elektrikli araç dönüşümünün getireceği büyümeyi düşündüğünde, bugünkü değerlemenin cazip olduğu söylenebilir.
- Gelecek Vizyonu: Belki de en önemlisi, Ford Otosan geleceğe dönük net bir vizyona ve eylem planına sahip. Yeni elektrikli modeller, yurt dışı açılımları… Tüm bunlar, Ford Otosan’ın önündeki 5-10 yıllık dönemde büyümesinin devam edeceğinin sinyallerini veriyor.
Tabii ki hiçbir yatırımın risksiz olmadığı gerçeğiyle, Ford Otosan’da da gerek makroekonomik gerek sektörel bazı riskler mevcut. Ancak şirketin yönetim kalitesi ve geçmişteki krizlerden güçlenerek çıkma becerisi, bu riskleri azaltan unsurlar. Özellikle Koç Holding gibi kurumsal bir yapının güvencesi altında olması ve Ford’un küresel otomotiv tecrübesine erişimi, risk yönetiminde şirketi bir adım öne taşıyor.
Sonuç olarak, Ford Otosan hisseleri; güçlü sektör dinamikleri, şirketin rekabetçi avantajları, sağlam finansalları ve elektrikli araç atağıyla desteklenen parlak geleceği sayesinde portföylerde yer almayı hak eden bir seçenek olarak öne çıkıyor.
Yatırımcı için önemli olan, bu hikâyeye uygun bir zaman dilimiyle ortak olmaktır. Elbette günlük dalgalanmalar ve kısa vadeli belirsizlikler olacaktır, ancak büyük resme baktığımızda Ford Otosan’ın doğru stratejiyle geleceğe yön verdiğini ve bunu yaparken hissedarına da kazandıracağını görmek zor değil. Bu yönüyle bence Ford Otosan, uzun vadeli bir değer yatırımını temsil etmektedir.
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Bay Tutumlu
Çinlilerin EV piyasasında yarattığı ve yaratacağı rekabet baskısı saydığınız moatları etkisiz kılıyor