Finansal özgürlük yolculuğunda tasarruf ve yatırım birbirini tamamlayan ayrılmaz birer ikilidir. Tasarruf olmazsa yatırım yapamazsınız, yatırım yapmazsanız da tasarruflarınız uzun vadede erir gider. Yatırım yaparken de çeşitli araçlardan faydalanırız. Hisse senedi, tahvil, değerli metaller, gayrimenkul vb. İdeal olan ve tüm yatırımcıların istediği de bunları ucuzdan alıp pahalıya satmaktır. Fakat bu her zaman mümkün olmayabiliyor. Birincisi yukarıda yazdığım yatırım araçlarından bazıları birbirleriyle ters orantılı hareket ederler. Örneğin hisse senetleriyle tahvil faizleri arasında belirgin bir negatif korelasyon vardır. Altın da benzer şekilde kendine has dinamikler ile hareket etse de genel olarak risklerin arttığı ve dolayısıyla hisse senetlerinin düşüş yaşadığı zamanlarda değeri artar.
Tüm bunları niye yazıyorum? Son günlerde Türkiye borsa camiasında özellikle de finansal özgürlük hedefi olan yatırımcılar arasında borsanın çok pahalandığı ve balon derecesinde fiyatlamalar söz konusu olduğunu görüyor ve okuyorum. Buna benzer bir durum 2019 yılı ekim kasım aylarında denk gelmiştim ve ay sonu kapanış yazımda buna yer vermiştim. O zaman ise tam tersi borsa çok düşüktü ve “Türkiye borsasında uzun vade yatırım olmaz” algısı hakimdi. Aradan geçen 1.5 yılın ardından bu kez de borsanın çok pahalı olduğu konuşuluyor. Bana göre o zaman neden borsa çok düşükken karamsarlığa kapılıp çıkmak mantıksızsa şimdi de çok yükseldi diye çıkmak aynı derecede mantıksız. Peki neden?
Tarihsel olarak kanıtlanmış olduğu üzere uzun vadede(30+ yıl) diğer tüm yatırım araçlarından daha fazla getiri elde etmiş yatırım aracı hisse senetleri. Uzun vadede SP500 endeksinin getirisi temettüler dahil %11.5 civarında. Buna yaklaşabilen bir yatırım aracı henüz mevcut değil. Zaten düzenli olarak borsanın üzerinde getiri sağlanabilecek ve daha az riskli bir araç olsaydı şirketler yatırım yaparak özsermayelerini büyütmek yerine paralarını risksiz mevduata, tahvile veya altına yatırırdı. Reel hayatta ticaret var oldukça, en karlı yatırım aracının borsa olacağına dair şüphem yok.
Hisse senetlerine yatırım yapan finansal özgürlük yolcuları olarak birçoğumuz ömrümüz boyunca hisse senetlerinin sahibi olacağız. Kısa vadede piyasanın yönünü tahmin ederek bundan fayda sağlayabileceğimizi düşünmek, en büyük ve başarılı fon yöneticilerinin bile riskli ve gereksiz bulduğu bir işlem iken bunu bireysel yatırımcılar olarak bizlerin yapabileceğini düşünmek bana mantıksız geliyor. Vanguard yatırım fonlarının kurucusu John G. Bogle şöyle diyor.
“Piyasa tepedeyken satmak ve dipteyken almak çok güzel olurdu fakat 55 yıllık iş hayatımında sadece bunun nasıl yapılacağını bilen birini değil, bunun nasıl yapılacağını bilen birini tanıyan birini de görmedim.”
Yine dünyanın en başarılı yatırımcılarından birisi olan Warren Buffett piyasa zamanlaması hakkında şunları söylüyor.
“Hisse senedi piyasasının zaman zaman düşmesi doğaldır. Kötü bir piyasadan kaçınmak için geliştirilmiş bir sistem de yoktur. Piyasa zamanlaması yapmadan bunu yapamazsınız ki bu da çok ahmakça bir davranıştır. Mucize beklemeden, istikrarlı tasarruf yaparak muhafazakar yatırım yapmak gidilecek tek yoldur.”
Tabiki her yatırımcının kişisel sebeplerle bazen kendisini rahat hissetmediği dönemler olabilir. Böyle durumlarda bana göre hisse senedi yatırımına yeterince vakit ayıramama ya da psikolojik olarak buna hazır olmama durumları varsa işi profesyonellere bırakarak yatırım fonları ya da endeks fonları tercih edilmeli. Eğer böyle bir durum söz konusu değilse ve sadece fiyatların çok yüksek olduğunu düşünüyorsanız alım yapmayı kesebilirsiniz. Ben son birkaç ayda alımlarımı iyice azalttım ve nakit biriktirme sürecindeyim. Bu nakiti olası bir düzeltme veya kriz anlarında düşük fiyatlardan portföye nakit enjekte etme fırsatı tanıyacak. Nakit tutmanın da bir fırsat maliyeti var tabiki fakat bu tamamen nakitten oluşan bir portföyün fırsat maliyetinin yanında oldukça düşüktür.
Bazen de şöyle bir durumla karşılaşabilirsiniz. Bir enstrümanın değerinin beklenenden hızlı artması neticesinde ideal portföy ağırlıklarınızın değiştiğini görebilirsiniz. Örneğin benim ideal portföy ağırlıklarımda %65 hisse senedi, %30 eurobond ve %5 nakit olmasına rağmen son dönemde yaşanan yükselişlerden dolayı hisse senedi ağırlığı %75’i aşmış durumda. Böyle bir durumda dengeleme(rebalancing) maksadıyla satış yapabilirsiniz. Yurt dışında takip ettiğim birçok finansal özgür blogger bu yöntemle yılda bir portföylerini dengeliyor ve risklerini minimize etmeye çalışıyorlar.
Toparlarsam,
Varlık fiyatlarının yüksek olması özellikle finansal özgürlük yolculuğuna yeni başlayanların veya henüz istediği birikim seviyesine gelememiş bireylerin istemediği bir durum fakat bu durumu da avantaja çevirebiliriz. Borsa sabırsızların sabırlılara para aktardığı yerdir sözünün hakkını vererek sabırlı olmalı ve alacağımız hisseleri seçerek almalıyız. Borsadan uzak kalmak yerine yeni alım yapmayı ertelemek veya ters korelasyonlu enstrümanlara yatırım yapmak da bir seçenek olabilir. Sonuç olarak yazımı şu eski deyişle bitirmek istiyorum.
“Time in the market beats timing the market.” yani “Piyasanın içinde kalmak, piyasayı tahmin etmeye çalışmayı her zaman alteder.”
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Bay Tutumlu
Merhabalar,bilgilendirici bir yazı çok teşekkürler:) size katılmakla birlikte acaba yurtdışında takip ettiğiniz finansal özgür bloggerlar hangileridir? Teşekkürler
Keyifle okudum her zaman ki gibi. Şu an bende sizin gibi düşünmeye başladım. Tasarruf ve birikime devam fakat yatırım yapacağım kadar tutarı yine hesaba aktaracağım. Kötü gün gelirse kurşun saklayalım biraz. Kaleminize sağlık.
Merhaba rica ederim beğendiğinize sevindim. Twitterda paylaşmıştım buraya da yazmış olayım.
https://twitter.com/BayTutumlu/status/1218075229563621376?s=19
Merhaba sn uzun vadeli borsacı,
Nakit biriktirmek de bir yatırım sayılır. Fırsat maliyetine de dikkat ederek bir miktar rezerv biriktirmeye çalışacağım. Size de başarılar dilerim.
Merhaba Bay Tutumlu ne yapacağımızı kara kara düşündüğümüz bu günlerde bu yazı çok yol gösterici oldu. Kaleminiz bize rehber olmaya devam ediyor. Saygılar
Merhabalar piyasa zamanlaması yapmak gibi kriz beklemekte kendi içinde bir risk oluşturmaz mı? O beklediğiniz kriz veya düşüşler hiç gelmezse? Elbette bir enstrüman sonsuza dek yükselmez fakat sizin beklediğiniz düşüşte gelmeyebilir. Şahsi fikrim 2021 tl varlıklarının daha da güçleneceği yönünde MB son açıklaması da bunu destekliyor. Saygılar finansal özgürlük yolunda başarılar
Tabiki, her seçiş bir vazgeçiştir. Verdiğimiz her karar kendi içerisinde bir sorumluluk ve risk barındırıyor. Önemli olan makul riskler alarak yüksek getiri elde edebilmek. Yoksa en yüksek getirili yatırım aracına tüm portföyü yatırmamız gerekirdi.
Burda kriz beklemekten kasıt cds'i yükseltebilecek herhangi bir olay olması aslında. Yurtdışı ile bir gerginlik veya aşı konusundaki olumsuz bir gelişme de bunu tetikleyebilir. Yoksa bu kadar kısa sürede ben de kriz beklemiyorum.
Teşekkür ederim
"Uzun vadede SP500 endeksinin getirisi temettüler dahil %11.5 civarında" bu oran hatalı olabilir mi?
https://www.investopedia.com/ask/answers/042415/what-average-annual-return-sp-500.asp#:~:text=The%20S%26P%20500%20index%20is,since%20its%20inception%20through%202019.
Buradan bakabilirsiniz, %11 civarında bir getirisi var 1926-2018 arasında.
anladım şimdi, ben toplam getiri olarak düşünmüştüm
merhabalar, eurobond konusunda paylaşımlarınızdan epey faydalandım, öncelikle teşekkür ederim. eurobondların faiz oranları için cds tek ölçüt değil sanırım doğru mudur? zira bir eurobond için bir kaç sene arayla aynı cds değerindeki faiz oranları uyumlu olmuyor. cds 550 lerde iken bir eurobond'un kupon faizi , cds 620 olduğundaki kupon faizinden yüksek olabiliyor. bunun nedeni nedir? cds değerine göre bir faiz öngörüsü yapabilir miyiz, şu değerde şu rakamları görebilir eurobond faizi şeklinde?
BayTutumlu Bey, ikinci paragrafta bulunan “yazımda” ekine tıklandığında ” Hata 404: Sayfa bulunamadı ” çıkıyor. Bilginize..